Bu Blogda Ara

28 Aralık 2013 Cumartesi

KIRMIZI ELMA

Yaklaşık bir ay önceydi. Deniz ona okumam için bir kitap seçti. Birlikte okuduk. Bir, iki, üç, ... on, on bir, ... on yedi, yoksa yirmi miydi?
Aradan bir kaç gün geçti. Pazar günüydü. Ona dışarı çıkabileceğimizi söyledim.
"Dersim var anne. Yapiim sonra çıkarız." dedi.
Boyama kitaplarından birini boyayacak herhalde diye düşünerek onu odasında bıraktım. Giyindim. Dişlerimi fırçalamak üzere banyoya girdim. Deniz kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Koridora çıktım. Ona fark ettirmeden dinlemeye koyuldum. Küçük kızım kitap okuyordu.
Kırmızı Elma, Deniz'in ezberlediği (dolayısıyla okuyabildiği) ilk kitap. Harflerle, seslerin bağını çözmüş gibi minik parmağıyla takip ederek doğru yerde sayfa değiştirerek neredeyse yanlışsız ezberinden defalarca anlattığı ilk kitap...
Soğuk ve karlı bir kış günü karnı acıkan ve yiyecek arayan bir tavşanın hikâyesini anlatıyor. Yaş grubu 3-8. Feridun Oral'ın yazıp resimlediği kitap, Yapı Kredi Kültür Yayınları'ndan çıkmış. Çizimler çok güzel. Her sayfada lapa lapa kar yağıyor. Bir süredir ilgisini kaybettiği kitabı bulup çıkarıyor. "Anne, bana bu kipakı okur musun?"


Soğuk bir kış günü karnı acıkan tavşan
yiyecek bir şeyler bulmak için yuvasından dışarı çıktı.
Ne bir ot ne bir çöp... Hiçbir şey bulamadı.
Her şey karın altında kalmıştı.

Bir an önce hava kararmadan yiyecek bir şey bulmalıydı.
Derken uzaktaki bir ağacın dalında kırmızı bir elma gördü.
Sevinçle ağaca doğru zıplamaya başladı.
Ağacın altına geldiğinde,

"İşte karnımı doyurabileceğim bir elma" diye sevindi.
Ama elma o kadar yüksekteydi ki,
Hopladı zıpladı elmaya ulaşamadı.
"Belki kır faresi ağaca tırmanıp onu koparabilir" diye düşündü.

Lapa lapa yağan kara bakıyorum. Masallara kış daha mı çok yaraşıyor, bilmiyorum. Eski zamanlar düşüyor aklıma, yaşamadığım zamanlar... Gaz lambasının aydınlattığı köy evleri, sıcak bir soba ya da mangalın etrafında birbirine sokulmuş çocuklara, masal anlatan nineler... Çayhaneler, günün belirli saatinde masal anlatıcılarını dinlemek üzere toplanmış ahali... Bir köşeye ilişip dinleyesim geliyor. "Sonra?" diye soruyor Deniz, "Sonra n'olmuş?" Düşüncelerimden sıyrılıp 117. kez okumaya devam ediyorum.
 

24 Aralık 2013 Salı

DEĞNEK ADAM

Deniz her gece yatmadan önce en az iki kitap okutuyor, iki masal anlattırıyor. Ritüel şöyle, iki kitap seçiyor. Biri o günlerin favori kitabı oluyor ve en az 5-10 gün değişmiyor. Ana yemek de diyebiliriz. İkincisi günlük değişebilen iştah açıcı... Ana kitabını sona bırakıyor. Gözlerini hiç kırpmadan hikâyeyi dinliyor. Sevdiği yerlere geldiğimizde ben daha okumadan kıkırdamaya başlıyor. Resimlerde ilgisini çeken yerler varsa onunla ilgili sorular soruyor. Ama kesinlikle baştan sona dinliyor. 
Bu haftanın ana kitabı Değnek Adam.

Malum yılın son günleri. Denizle geçen hafta ağaç süsledik. Noel babalı kapı süsümüzü astık. Yeni yıl hediyeleri, Noel baba figürü gündemde olduğu için belki de, Deniz, Değnek Adam'ı çok sevdi, seviyor, sevecek.
Özellikle Noel Baba'nın bacada sıkıştığı, Değnek Adam'ın onu ayağından tutup çektiği ve "Değnek Adam sen çok iyi bir arkadaşsın. Teşekkürler." dediği, birlikte çocuklara hediyeler dağıttıkları bölümler onu çok eğlendiriyor. Gün içinde pek çok kez "Sıkıştım yardım edin!" diye bağırarak Noel Baba oluyor. "Anne, ayağımdan çek beni Değnek Adam" diyerek oyunu, gerçeği birbirine karıştırıyor. Ve her koşulda Değnek Adam'ı her gece dinlemeyi çok ama çok seviyor.
Değnek Adam, bir köpeğin onu, sopa fırlatma oyunu için ağzına alıp kaçacağından habersiz ağaçtaki evinden sabah koşusu için çıkar. Köpeğin elinden kaçtım diye zannederken köprüden nehre değnek atma yarışmasında bulur kendisini. Denize sürüklenir. Kale direği olur. Ve daha bir sürü şey... Yaz biter. Kış gelir. Değnek Adam bir oyuncak olmadığını anlatabilecek midir? Ağaç evinde kendisini bekleyen çocuklarına ve Değnek Hanım'a dönebilecek midir?
Julia Donaldson'ın yazıp Axel Scheffler'in resimlediği kitap İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkmış.
Bu ikiliyi Yıldırım Türker'in türkçeleştirdiği Tostoraman'ı okuduktan sonra tanıdık. Tostoroman, Tostoroman'ın Yavrusu, Nohut Oda Bakla Sofa, Minik Balık, Süpürgede Yer Var mı?, Kasabanın En Şık Devi, Pırtık Tekir bizim hayranlığımızı çoktan kazanmıştı. Evdeki yeni Julia Donaldson& Axel Scheffler hayranı, Deniz. Biraz daha büyüdüğünde Prenses Ayna Güzeli Serilerine de bayılacağına eminim.
Yazan Julia Donaldson
Resimleyen Axel Scheffler
Çeviren Nevin Avan Özdemir
İş Bankası Kültür Yayınları
Okul öncesi

20 Aralık 2013 Cuma

DENİZE DÜŞEN DENİZKIZI

Deniz'e okuduğumuz kitapların büyük çoğunluğu ikinci el. Ablası Ada'nın, arkadaşlarımın kızı Şafak'ın ve kuzenim Hale'nin kızı Aslı'nın kitaplarından oluşan bir kitaplığı var. Yaşına uygun kitaplar odasında ulaşabileceği bir rafta duruyor. Yaşına uygun olmayanları da büyük bir keyifle ben okuyorum.

Denizle bu yıl 2. düzenlenen Çanakkale Kitap Fuarına gittik. Orada, Deniz'e yaşına uygun olan kitapların bulunduğu rafları gösterdim. Uzunca bir kararsızlıktan sonra Deniz ilk kitabını seçti ve aldı.(Şimdiye kadar sadece yapıştırmalı boyama kitapları almıştı.) Uykusu geldiği için kitabın elinden alınıp bir poşete konmasına, ona ayraç hediye edilmesine sinirlendi ve ağladı. Arabaya bindiğimizde elindeki kitabı evirip çevirip deniz kızının nereden düştüğünü anlamaya çalıştı. “Deniz kızı nereden düşmüş ki? Ben göremedim anne.” dedi ve uyuya kaldı.

Uyandığında ilk iş birlikte kitabı okuduk. Sonra hikâyeyi canlandırdık. Bunu ilk kez deniyorduk. Deniz hızlı bir şekilde role girdi. Unuttuğu, takıldığı yerlerde doğaçlama yaptı. Her gün bu oyunu  oynuyoruz. Giderek daha iyi rol yapıyor. Denizkızının üzgün olduğu yerlerde dudaklarını büzüp üzgün bir ifade takınıyor. Önce ben hamsi oluyorum. Onun burnunu gıdıklayıp uyandırıyorum.
Sonra denizkızı... Hamsi, denizkızı, hamsi, denizkızı sırayla her oyuna başladığımızda en az 10-15 kere...
Canlandırıyoruz ve çok eğleniyoruz.



Denize Düşen Denizkızı, Tudem Yayınlarından çıkmış. Yazarı Çiğdem Gündeş'in Kitap Fuar'ında imza günü de vardı. Ancak babası da ben de o gün çalıştığımız için Deniz'i götüremedik. Yaş grubu 5-8. Deniz'e kitabı birebir okumadım. Her sayfayı, baktığı resimden de anlayabileceği bir kaç cümle ile özetledim. Ancak canlandırma oyunu sırasında bütün hikâyeyi öğrendi ve çok sevdi.
Kitap, fabrikada hatalı üretilen, hiçbir albenisi olmayan oyuncak bir denizkızı hakkında.
Yeni yıl yaklaşırken oyuncakçı dükkanının vitrini de içerideki oyuncaklar da ışıl ışıl. Araya her nasılsa karışmış denizkızı hariç bütün oyuncaklar göz kamaştırıyor. Onun uzun saçları ya da gösterişli bir kuyruğu yok. Kalbi kırık bir köşede saklanıyor. Ta ki, telaşlı bir müşteri gelip onu alana kadar. Değişik bir oyuncak almak isteyen adam, çok beğenmese de başka bir hediye alacak zamanı olmadığı için oyuncak denizkızını alır. Vapura koşarken elindeki poşetten denizkızını denize düşürür. Denizkızı uyuyakalır. Hamsinin burnunu dürtmesiyle uyanır. Nerede olduğunu, oraya nasıl geldiğini anlamaya çalışır. Denizkızı gerçek bir denizkızı olabilecek midir?
Yazan Çiğdem Gündeş
Resimleyen Gamze Aksoy Sürücü
Tudem Yayınları Masal Dizisi

BEBEK VE KİTAP

Bir süredir severek takip ettiğim bir blog var: www.birdolapkitap.com
Geçtiğimiz günlerde, sözünü ettiğim blogda bir bebeğin altı adımda nasıl kitapsever olacağına dair bir yazı okudum. Yazının orijinaline www.crappypictures.com adresinden ulaşabilirsiniz:"Learning to Love Books (First six stage for babies). Görseller aynı siteden alınmıştır.
6 adımda bir bebek nasıl kitapsever yapılır? Bir bakalım.

     TÜKETİM: Bebek kitabı yer.




    TAHRİBAT: Bebek kitabı paralar.



    BAĞIMLILIK: Bebek aynı kitabı defalarca okutur.



    BİRİKTİRME: Bebek arka arkaya çok sayıda kitap okutur.



    EZBERLEME: Bebek hatalı ya da eksik okunan her kelimeyi yakalar.



HAK İDDİA ETME: Bebek nasıl okumanız gerektiğine karar verir.

books-and-kids-6


Blog fikri bu yazıyı okuduktan sonra doğdu. Her hafta Deniz'in seçtiği, uyumadan önce birlikte okuduğumuz kipaklardan bir tanesini tanıtacağım. Deniz şu anda 32 aylık. Onunla uzun zamandır kitap okuyoruz. İlk iki aşamayı bıraktı. Diğer dört aşama tam gaz devam ediyor. Yazıda bahsedilmeyen, en keyifli yedinci aşamadayız bu günlerde: Canlandırma

En zoru ilk kitap olarak hangisini tanıtacağıma karar vermek. Dün seçip okuttuğu iki kitaptan biri mi, ilk okumaları yaptığımız kitaplardan biri mi, yoksa ilk canlandırmayı yaptığımız kitap mı?