Bu Blogda Ara

27 Mart 2016 Pazar

EKSİK PARÇA BÜYÜK O İLE KARŞILAŞIYOR


Bu haftanın yazısı Deniz'den:
Güzel bir kitaptı. Kitap çok güzeldi. Kitap komikti. Burdayım diye işaret ettiği bölüm, yüksel, devril, paf diye yuvarlanmaya çalışması çok komikti. Ve en güzel yeri de en sonunda Büyük O ile karşılaşması. Çünkü güzel işte. Çünkü karşılaşınca birlikte yuvarlanıyorlar. Ondan önce Eksik Parça yalnızdı. Artık birlikte her şeyi yapabilirler.
 
Deniz'in resimlere bakarak söylediğidir:
Bazıları uydular. Ama yuvarlanamıyorlardı. Bazıları da yuvarlanabiliyorlardı ama uymadılar. Biri uymak hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Biriyse hiçbir şey hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Sonra biri hiçbir parçası yoktu. Balon gibi yükseliyordu. Ve paf! Sonra biri onu kamideye (kaide) koydu. Ve orda bıraktı. Birinin çok fazla eksik parçası vardı. Ve çok fazla eksik parçası. Aç olanlardan saklanmayı öğrendi. Biri ona çok yakından baktı. Bazıları farkına bile varmadan yuvarlanıp gittiler. Ve çok gösterişli olmayı denedi. Ama işe yaramadı. Ve daha gösterişli olmayı denedi. Burdayım! Ama korkaklar yüzünden olmadı. Tam o anda uymuştu ki, Eksik Parça büyümeye başladı. Büyüyeceğini bilmiyordum. Ve onu yere bıraktı. Ve sonra yalnız kaldı. Ve sonra Büyük O ile karşılaştı.
-Sen kimsin, dedi.
-Ben Büyük O'yum, dedi.
-Belki aradığım kişi sensin. Benim eksik parçam sen olabilirsin -Ama benim hiç eksik parçam yok ki. Belki birlikte yuvarlanabiliriz.
-Ama benim köşelerim var.
Ve sonra yuvarlanıp gitti. Ve parça yine yalnız oldu. Ve sonra sivri ucunu havaya kaldırdı. Ve öte yana bıraktı. Yüksel, devril, paf, yüksel, devril, paf. Köşeleri törpülenmeye başladı. Ve yüksel, devril, paf yerine zıplamaya başladı. Ve sonra zıplamak yerine sıçramaya, sonra sıçramak yerine yuvarlanmaya... Nereye yuvarlandığını bilmiyordu. Ve sonra Büyük O ile karşılaştı. Ve sonra beraber yuvarlandılar.
 
 
 
Yazan ve resimleyen Shel Silverstein
Türkçeye çeviren Pınar Savaş
Butik Yayıncılık
Okul öncesi Kişisel Eğitim

20 Mart 2016 Pazar

NEHRİN ORTASINDAKİ AĞAÇ

Tudem Yayınları Çocuk Edebiyatı'na yeni yazarlar ve yapıtlar kazandırmak için her yıl bir yarışma düzenliyor. Belirlenen temaya uygun yazılan eserler arasından yayımlanmaya değer bulunanlar resimlendirme çalışmasının ardından kitaplaşıyor. İlk kitapların işini kolaylaştırabilecek bir yol. Darısı başıma.
Nehrin Ortasındaki Ağaç bu yarışma neticesinde kitaplaşmış bir metin. Çiğdem Güneş'in Yağmur Saçlı Kız ismini verdiği masal dosyası 2003 yılında Tudem Edebiyat Ödülleri Masal Yarışması'nda ikincilik ödülü elde edince, içindeki masallar beş ayrı kitap olarak yayımlanmış.
Masal, bir nehrin ayırdığı iki krallığı anlatıyor. Nehrin bir yanında Altın Saray'ın hükümdarı yaşıyor, diğer yanında Gümüş Saray'ın hükümdarı. İkisi de çiçekleri, ağaçları çok seviyor ve bahçeleriyle övünüyorlar. Bu böbürlenme giderek hasede dönüyor, ardından bir savaşa ve doğa talanına. Gümüş Saray'ın Gümüş Prensesi ve Altın Saray'ın Altın Prensesi bu savaş ve düşmanlık ortamında yalnız büyüyor, erginlenme dönemine kadar hiç karşılaşmıyorlar. İki krallığı ayıran nehrin yanındaki ilk karşılaşma gerilimle başlıyor ancak gençler babalarının ihtirasının bu verimli toprakları nasıl mahvettiğini ve çoraklaştırdığını hatırlıyorlar ve böylesi bir didişmeden kaçınmaları gerektiğinde uzlaşıyorlar. Birbirlerine kanları da kaynayınca, gözlerden ırak bu köşede her gün buluşmaya başlıyorlar. Bir gün, nehrin tam ortasındaki minik bir  toprak parçasında genç, cılız bir fidan buluyorlar. Heyecan içinde babalarının yanına koşuyorlar. Fidanın başında karşılaşan iki kral aynı anda kükrüyor. "Benim fidanım"
Cılız fidan, bu öfke karşısında titreyince, ince dalları her iki yanına düşünce, iki kral susuyor ve utanıyor. Bir de bakıyorlar, fidan ne birinin toprağında, ne diğerinin, nehrin ortasında, Gümüş Prenses ve Altın Prens'in ayaklarının dibinde.
İki genç, babalarının aksine, fidanı sevgiyle, birlikte büyütmeye söz veriyorlar. Yıllar geçiyor, fidan büyüyor, ağaç oluyor. Rengârenk çiçekleri bülbülleri âdeta davet ediyor. Ne derler bilirsiniz, "Arı olmadan tarım olmazmış." Bülbüllerin sesini duyan arılar da gelince toprak yeşeriyor, orman eskisinden de güzel oluyor. Ve an geliyor, iki kral bu ağacın altında geçmişte yaşananları torunlarına anlatıyor.
Masal doğası gereği iyilik propagandası, kabul ediyorum. Bir kötü/lük olmazsa, kahraman yola çıkmaz, bu gerilim, çatışma iyiliğin, iyilerin lehine bitmezse, bu metin masal olmaz ancak buradaki çatışma, düğüm, çözüm ve geleneksel masalın aksine tek katmanlı metin bana biraz yavan geldi. Resimlendirmeyi de pek beğenmedim. İade vakti de geldiğine göre Nehrin Ortasındaki Ağaç, yarın sabah ait olduğu yere, Çocuk Kütüphanesi'nin raflarına yeniden ödünç alınmamak üzere geri dönüyor.
 
 
 
Yazan Çiğdem Gündeş
Resimleyen Özgür Gücüyener
Tudem Yayınları
Okul öncesi

12 Mart 2016 Cumartesi

Bisiklet, Kızak VE VAPUR

Deniz'in kitaplığı çocukları büyüyen arkadaşlarımızdan gelen kitaplarla genişliyor. Son kitap bağışı, Deniz kardeşten geldi. TUDEM Yayınları'nın okul öncesi Hayvanlarla Öğreniyorum dizisine ait dört yeni, hiç okunmamış, eğlenceli kitabı okuduk hafta boyu. Bu diziye ait birkaç kitabı kütüphanede görmüştüm ancak çok da dikkatli incelemediğim için Deniz'in ilgisini çekmeyeceğini, daha küçük yaş gruplarına hitap ettiğini düşünmüştüm. Yanılmışım.
Bisiklet, Kızak VE VAPUR bu serinin kitaplarından biri.
Şiirli, bilmeceli dizi hep aynı şekilde ilerliyor. Bisiklet, Kızak VE VAPUR kitabı ile açıklayalım. Sol sayfada bir dörtlükten oluşan bir bilmece, sağ sayfada ise bir taşıt resmi yer alıyor. Bilmecenin ilk iki satırı yan sayfadaki taşıtla, son iki satır ise bu taşıta benzetilen bir hayvanla ilgili. Ee dizinin adı Hayvanları Öğreniyorum olduğuna göre  taşıt resmine aldırmıyor, bilmecenin cevabı olan hayvanın ismini doğru tahmin etmeye çalışıyoruz. Sonra da sağ sayfada yer alan katlamalı taşıt resmini açıyorsunuz ve bilip bilmediğimize bakıyoruz. Bir örnek mi?
Basınca arabanın gazına
Hızlı hızlı gidecek.
Bense bahçede, tarlada
Yavaş yürüyen...
Sağdaki yeşil arabanın resmedildiği sayfanın kat yerini sağa doğru açıyoruz ve heyecanla bilmecenin doğru cevabının resmini ve yazısını görüyoruz.
böcek

Deniz'in kafiyeyi tutturamadığı zaman araya girdiğim ve zevk aldığım doğrudur. Svjetlan Junakovic'in yazıp resimlediği dizinin diğer kitapları ise:
Kırmızı Kurbağa VE YEŞİL FLAMİNGO
Çayır, Ahır VE ÇİFTLİK EVİ
Anne, Baba VE YAVRU AYI
Mini mini, bilmeceli, sürprizli, eğlenceli bir dizi. Dildeki oyun kaybedilmeden türkçeleştirilmiş.
Yazan ve resimleyen Svjetlan Junakovic
Türkçeleştiren Fatma Peşemen Uçan, Azer Taçdan Erdoğdu, Şerife Erdem
TUDEM Yayınları
Okul öncesi

5 Mart 2016 Cumartesi

EKSİK PARÇA

İlgimi çeken, kitaplığımıza katmaya değer buluduğum çocuk kitaplarını yaş kategorisini çok da umursamadan ediniyorum. Okur, Günışığı'na ya da TUDEM'e gösterdiği ilgiyi daha küçük, butik yayınevlerinden esirgiyor. Güzelim kitaplar, ikinci baskıyı bile göremiyor. Kitaplığımızdan ödünç alınan ve bir daha geri dönmeyen Tostoraman örneğin. Yenisini edinmek mümkün olmadığı için Londra'da yaşayan bir arkadaşımın getirdiği İngilizce orijinal baskıyı türkçeleştirilmiş metin ile birleştirdik ve yeniden okuyabilir hâle geldik.
Bu yüzden Shel Silverstein'in türkçeye çevrilmiş her üç kitabını Deniz daha 2,5-3 yaşlarındayken aldım. Cömert Ağaç uzun zamandır okuduklarımız arasında idi. Ancak Eksik Parça'yı bu hafta okumaya başladık. Eksik Parça, bildiğiniz kişisel gelişim kategorisine sokulabilecek bir çocuk kitabı. Pezzettino'yu andırıyor. Basit, siyah beyaz çizimleri, çok kısa, yalın bir anlatımı var. 
Eksik parçası vardı.
Ve mutlu değildi.
Bu nedenle eksik parçasını
aramaya koyuldu.
Böyle başlıyor hikâye. Kahramanımızı tanıyoruz ve onun eksik parçasını aramak üzere yola koyulmasını, yolculuğunu takip ediyoruz. Yol boyu tutturduğu şarkısını dinliyoruz. Yol koşulları zorluyor onu. Bazen duruyor, etrafına bakınıyor, eksik parçasını unutuyor bir anlığına ve yolun sunduklarının tadını çıkarıyor. Kimi eksik parçasını bulduğunu sanıyor ancak kısa sürede fazla büyük, fazla küçük, fazla sivri, fazla kare bu parçaların doğru parçası olmadığını anlıyor. Günün birinde gerçekten doğru parçayı buluyor, öyle güzel uyuyorlar, tamamlıyorlar ki birbirlerini hızla yuvarlanıyorlar, etraftaki güzellikleri görmeye vakit kalmıyor. Öyle bütünlüyorlar ki birbirlerini, aralarında bir nefeslik mesafe kalmıyor. Artık mutlulukla şarkısını söyleyebileceğini düşünüyor ama eksik parça onu o denli dolduruyor, varlığını sıkıştırıyor ki, şarkısı biraz değişiyor ve Deniz'i çok güldüren varyasyon ortaya çıkıyor:
Ekfik parşamii pulduuum /Uff, ekfik parşamii /Yani, uş şu dişlerim /Fuzel kanatsilami aaaçti / Ufff, pulduuuum...
Yavaşça eksik parçasını yere bırakıyor ve yeniden yola koyuluyor. Bu defa yolun ona sunduğu güzellikleri kaçırmamaya oldukça kararlı.



Yazan ve resimleyen Shel Silverstein
Çeviri Pınar Savaş
Butik Yayıncılık