Bu Blogda Ara

29 Kasım 2015 Pazar

BEŞ ÇOCUK BEŞ İSTANBUL

Beş Çocuk Beş İstanbul, 2006 yılında Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu (IBBY) tarafından illüstrasyon dalında onur listesine seçilmiş bir kitap. Mine Soysal'ın yazdığı ve Betül Sayın'ın resimlediği İstanbul Masalı kitabından yola çıkan Sayın, İstanbul'un beş farklı tarihsel sürecini beş farklı çocuk kahraman aracılığıyla anlatıyor. Her bir hikâye, kahramanın bulduğu bir nesne aracılığıyla kurgusal olarak bir sonraki, kronolojik olarak bir önceki hikâyeye bağlanıyor. Böylece günümüz İstanbul'unda başlayan, zamanda yolculuğumuz, Osmanlı İmparatorluğu başkenti İstanbul'dan, Bizans kenti Konstantinopolis'e, antik çağ kenti Bizantion'a doğru sürüyor ve günümüzden on binlerce yıl önce İstanbul'da bir mağarada bitiyor.
Beş Çocuk Beş İstanbul okul öncesi çocuklara İstanbul'un tarihini kendi yaşlarında bir çocuk kahraman aracılığıyla anlatıyor. Onların günlük hayatından kesitleri içeren metni dinlemek, oldukça detaylı çizilmiş resimleri izlemek döneme ait özellikleri öğrenmemize, duyduklarımızın kalıcı olarak zihnimize yerleşmesine  vesile oluyor. Her bir dönem üzerine uzun uzun konuşmak, varsa çevremizdeki bir antik kenti gezmek ve kitapta okuduğumuz dönemlerle karşılaştırmak mümkün.
Her çocuğun kitaplığında bulunması gereken eşsiz bir kitap.
 
 
 
Yazan ve resimleyen Betül Sayın
Günışığı Kitaplığı
okul öncesi
 

18 Kasım 2015 Çarşamba

KÜÇÜK MOR BALIK

Dün sabah olağan kütüphane ziyaretimi yaptım. Emir büyük yerden. Yaramaz Fındık ve Penguenler Uçamaz evde kalacak, yerine dört yeni kitap seçilecek. İlkini seçmek nispeten kolaydı. Büyük Ayı Küçük Ayı serisinden okumadığımız bir kitap! Büyük Ayı'nın şefkatini, sabrını görmeye, feyz almaya nicedir ihtiyacım vardı. Koydum kenara. Diğer üç kitabı bulmak için rafları tek tek inceledim. Neyi elime alsam beğenmiyordum. Fazla uzun, fazla didaktik, albenisi yok, ... Sonunda Ayla Çınaroğlu kitaplarının bulunduğu rafa denk geldim ve kolumun altında yeni kitaplarla yola koyuldum.
Sizin evde de var mı bu modelden, bilmiyorum. "Etkinlik yapalım!" Yapalım da her akşam, yeni ne bulup yapalım. Seçtiğim üç Çınaroğlu kitabı yayınevinin sitesinde "Tasarımın eğlenceli dünyasında okumanın keyfine varın!" sloganıyla tanıtılıyor. Öykülerin tüm resimleri, renkli kâğıtlardan kesilmiş boy boy kare ve üçgenden oluşuyor. Kitabı okuduktan sonra birlikte sayfaları canlandırmaya çalışmak pekâlâ eğlenceli ve yeni bir aktivite. Sallanan gözlerden de yapıştırdık mı, "Anne canım sıkıldı" sözünü gece boyunca unutabilirim.


Hikâyenin kahramanı, arkadaşı olmadığı için üzgün, yalnız tek başına yüzen bir küçük mor balık. Bu pembe benekli mor balık, karşılaştığı tüm balıkların birlikte oynama önerisini reddediyor.
"Olmaz!" dedi Küçük Mor Balık,
"Benim beneklerim pembe, seninki mavi." 
...
"Olmaz!" dedi Küçük Mor Balık,
"Mor değilsiniz ki sizler."
Hiçbir ortak yan bulamadığı diğer balıklarla bir arada olmayı reddediyor ve yalnızlığa razı geliyor ta ki Küçük kara balıklar hepsinin aynı alaca kuyruğa sahip olduklarını söyleyene kadar.
Aynı izleği takip eden Küçük Vak Vak Yeni Arkadaş'ı daha çok beğenmiştim çünkü orada birlikte oynamak için ille de bir fiziksel benzerlik aranmıyordu. Kitabın sonunda farklı fiziksel özelliklerin altı özellikle çiziliyor ve birlikte oyun oynamanın hazzı vurgulanıyordu.
 
 
 
Yazan ve resimleyen Ayla Çınaroğlu
Uçanbalık Yayıncılık
Okul öncesi

9 Kasım 2015 Pazartesi

YARAMAZ FINDIK

Kendim de sabah insanı olmadığımdan Deniz'i erken uyandırmayı başaramıyorum.
Uyanır uyanmaz pencereyi ve radyoyu açıyorum. Temiz hava, yüzüne vuran serinlik ve müzikle hafif hafif ayılsın istiyorum. Pati en büyük yardımcım. Hop diye atlıyor yatağa. Deniz'in burnunu kokluyor, elini yalıyor, bazen de bir pati atıyor "Haydi, oyna benimle," diye. Evin içinde hızla dört dönerken onunla kovalamaca oynuyoruz zannedip koridorda deli gibi koşturuyor, zıplıyor. Deniz'in gözü yarı kapalı, Pati'nin zıpırlıklarını bazen görüyor, bazen görmüyor.
Bu sabah hâllerini, koşturmacayı komik bir dille anlatan bir kitap buldum kütüphanede. Ve tahmin ettiğim gibi Deniz dinlerken çok sevdi, çok kıkırdadı, tabi ben de...
Fındık uyandığında, Tavşan yatağın altında saklanıyordu. Fındık, Tavşan'ın patisinden çekerek:
-Seni orada bulamayacağımı ı sanıyordun? diye sordu.
Fındık'ın annesi, aşağıdan:
-Kahvaltı hazır, diye seslendi.
Fındık:
-Bir dakika sonra, diye cevap verdi. Tavşan şımarıklık yapıyor.
Kahvaltı, giyinme, yola çıkma her defasında Tavşan'ın yaramazlıkları yüzünden gecikiyor! Dışarıda yağmur yağıyor. Geç kaldıkları için hızlanmaları ve koşmaları gerekiyor. Fındık, okula gittiğinde Tavşan'ın yanında olmadığını fark ediyor. Üstelik annesi de onu öpmeyi unutmuş. Durun, üzülmeyin! Her şey tatlıya bağlanıyor.
Uyku öncesi için biçilmiş kaftan, kısa ve eğlenceli, tam bizim sevdiğimiz gibi.
 
 
 
Yazan Miriam Moss
Resimleyen Anna Curry
Çeviren Sevgi Atlıhan
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Okul öncesi

3 Kasım 2015 Salı

KÜÇÜK VAK VAK YENİ ARKADAŞ

Küçük Vak Vak, daha küçük yaş gruplarından itibaren okunabilecek bir dizi.
Deniz neredeyse beş yaşına yaklaştığı için almayı düşündüğüm bir seri değil ama kütüphane raflarında rastladıkça ödünç alıyorum.
Küçük Vak Vak Yeni Arkadaş tıpkı geçen haftanın kitabı Penguenler Uçamaz gibi farklılıklarımızla bir arada yaşamanın mümkün olduğunu anlatan bir arkadaşlık hikâyesi. Çocuklara küçük yaşlardan itibaren renklerimiz, görünüşümüz, farklılıklarımızın arkadaş olmamıza engel olmadığını dikte etmeden, inceden eğlendirirken sezdiren kitapları seviyorum.
Hikâye Anne Ördek ve beş yavrusunun (Süslü, Paytak, Çıtırık, Bıdırık ve Küçük Vak Vak) birlikte yaşadıkları bir nehirde geçiyor.
Bir gün kayanın arkasından zıplayarak gelen küçük bir kurbağa, "Vrak!" dedi, "Beni de alır mısınız oyununuza?"
"Olmaz," dedi Süslü, "Sen çok küçüksün."
"Olmaz," dedi Paytak, "Çünkü sen yeşilsin."
"Olmaz," dedi Çıtırık, "Vaklayamazsın ki bizim gibi!"
"Olmaz," dedi Bıdırık, "Sen bizden çok farklısın."
"Durun!" dedi Küçük Vak Vak kardeşlerine,
"Üzülme Kurbağa, ben oynarım seninle."
 

Küçük Vak Vak ve Kurbağa oyuna dalarlar. Her bir oyunda bir yavru ördek daha katılmak ister aralarına çünkü oyundan alınan haz evrenseldir. Kurbağa'nın başta onunla oynamak istemeyen ördekleri her defasında tereddütsüz "Haydi gel!" diye çağırması da pek naiftir. Sonunda altı yavru birlikte güzel vakit geçirdikten sonra anlarlar ki, farklı ten renkleri, görüntüleri, sesleri olabilir ama onları bir arada tutmaya yetecek güçlü bir ortak yanları vardır: Oyun oynamayı çok sevmeleri.
Farklılıklarımızla bir arada yaşamanın mümkün olduğunu gösteren bir kitap. Şiirli, şekerli, kafiyeli dili de cabası.
 
 
 
Yazan Lauren Thompson
Çizen Derek Anderson
Çeviri Gülbin Baltacıoğlu
Pearson Türkiye
Okul öncesi