Bu Blogda Ara

18 Nisan 2014 Cuma

TOP DİNG DIZ DAM ÇONG CIS TAK

Kitabın başlığı karışık mı geldi? Türkçesi: Sıkıcı bir pazar günüydü.
Çocuktum ufacıktım
Sıkıcı bir pazar günüydü
Babam oturmuş
Gazetesini okuyordu
Kendi çocukluğunuzu hatırlayın.
Red Kit bitmiş, kahvaltı sofrası kalkmış. Sıkıcı bir pazar konseri başlamış. Babanız ayaklarını uzatmış gazete okurken anneniz evde dağ gibi birikmiş çamaşırları ütülüyor siz de yetişmeyen ödevleri bitirmeye çalışıyorsunuz. Hayat hiç adil değil! Ertesi gün pazartesi. Hava güzelse biraz dışarıda oyun oynayacak yoksa banyo saati gelene kadar evde pineklemeye devam edeceksiniz. Birazdan anneniz gelecek  kollarınız ve sırtınız kızarana kadar keseleyecek, tırnaklarınızı kesecek. Ardından pijamalarınızı giyip Adile Naşit'in bu akşam adınızı söylemesini bekleyeceksiniz. Zaman değişse televizyon kanallarının sayısı artsa da pazar günleri çocuklar için ezel evvel sıkıcıdır. Babalar oturur gazete okur, anneler ev işinden başını kaldıramaz. Oysa çocuklar masanın üzerine eliyle vursa pata pata pat pata pata ve müzik başlasa... Herkes elindekini bırakıp müziğe eşlik etse ortaya çok güzel bir şarkı çıksa...
Pat pata pat çık çıkı çık tut tuut tut çing çong çang çıng tıpı tıp tıp dız dam cıs tak trak taka tak
Kapı çalmasa, dede evdekileri susturmasa, müzik bitmese, hepsi eğlenceli bir hayal olmasa...
 
 
TOP DİNG DIZ DAM ÇONG CIS TAK
Fatih Erdoğan
Mavi Bulut Yayınları Artık Kendim Okuyabilirim Serisi
 
Basit bir hikâyesi var. Aile fertlerinin her birinin elinde tuttuğu nesneyi bir müzik aletine çevirerek hep beraber çalmaları ve ortaya çıkan seslerin hikâyesi, Deniz'i de beni de çok eğlendiriyor. Onu sık sık evde kendi kendine top ding dız dam diye mırıldanıp sallanırken buluyorum. Kitabın boyutu gerçekten küçük, her nereye gitsek yanımıza alabiliyorum. Artık Kendim Okuyabilirim Serisi olduğu için el yazısıyla yazılmış. El yazısıyla  yazılmış çok kitap örneği yok zannediyorum. Hikâye bittikten sonra çocuğunuzla kitap hakkında konuşabilmeniz için altı tane soruya yer verilmiş.
1)Sence çocuğun neden canı sıkılıyor? Senin ne zaman canın sıkılır?
2)Çocuk can sıkıntısını gidermek için ne yapıyor? Sen canın sıkılınca ne yaparsın?  
3)Aynı sesleri sen de çıkarabilir misin?
4)Sen olsaydın başka ne tür sesler çıkarabilirdin?
5)Ailenle birlikte yapmayı en çok sevdiğin şey nedir?
6)Sesler birden neden kesiliyor?
Deniz henüz üç yaşında. Kitabı her okuduğumuzda bu soruları ona sormamı ve cevaplamak istiyor. Ancak verdiği cevaplar kitapla aynı izleği takip ediyor. Yine de "Senin canın ne zamanlar sıkılır?" sorusu ile bazı  ip uçları elde etmek mümkün. Bizimkinin en çok canını sıkan şey, benim ortadan kaybolup mutfakta yemek pişirmemmiş örneğin. Ama aynı bıdık evde yemekleri ben yapmadığımda "Sen de bana hiç yemek pişirmiyorsun! Ben seninle yemek yapmak istiyorum." diye sitem de edebiliyor. Birlikte yemek yapmaya başladığımızda ise "Ben çok yoruldum." diyerek çizgi film izlemeye sıvışıyor. Beşinci soruya Deniz'in cevabı "Müzik yapmak" olsa da ben onun da birlikte kitap okumamızdan, ona yeni kitaplar almamdan, onun için kütüphaneden eğlenceli kitaplar seçmemizden zevk aldığını biliyorum. Benim için günün en kıymetli anları onun gevşeyip uykuya geçeceği okuma saatleri, sonrasında uyuması ve benim okuma yazma saatimin gelmesi...
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder