Deniz
kütüphaneden yeni aldığım kitapları her zaman heyecanla
karşılıyor.
Ama
İdefix'ten sipariş ettiğim kitaplar eve gelince ne yapacağı tam
bir muamma. Hele onun kitaplarını kendi siparişlerime eklediysem
hâlimiz evlere şenlik. Benim kalın kitaplarım kesinlikle daha
cazip geliyor. Kendi ince kitaplarını görmek moralini bozuyor.
Onların sıkıcı ve resimsiz olduğunu iddia ediyor. Eğer
kitapların arasında bir grafik roman varsa “Bak bunun resimleri
var, çok güzel, bu benim!” diyor. Kitabı kolunun altına sıkıştırıp odasına kaçıyor. Kalın kitaplar asla onu
korkutmuyor, eğlence daha uzun sürecek diye seviniyor. İdefix'ten son siparişimiz sadece çocuk kitaplarından oluşuyordu. Aklını çelecek kalın bir kitap olmadığı için paketi sorunsuz ve
krizsiz açtı! Hemen incelemeye başladı. Ve okutmak üzere ilk
tercihini yaptı.
Şuşu,
Can ve Dörtteker
Kitaba
bayıldı. Defalarca okuttu. Kıkırdadı. Heyecanlandı. Şuşu,
Can ve Dörtteker bir devam kitabı. Serinin ilk kitabı Şuşu
ve Üçteker'i İdefix bir gün sonra gönderince biz ikinci
kitapla başlamış olduk seriye. Kitabı Birdolapkitap'ın
Yıldıray'ı yazmış. Her yaş için çocuk kitabı sloganıyla
yola çıkan çocuk edebiyatı meraklısı bir çift Banu ve Yıldıray.
Birdolapkitap adını verdikleri bloglarında çocuk kitaplarını
tanıtıyorlar ve her pazar Açık Radyo'da program
yapıyorlar. Şimdilerde Dünyalı dergiyi çıkartıyorlar. Onlarla
tanışmadıysanız hiç vakit kaybetmeyin. Linki tıklayın.
http://www.birdolapkitap.com/
http://www.birdolapkitap.com/
Şuşu
afacan bir kız çocuğu. Bir bisiklet sevdalısı. Başında kaskı
üçtekerinin üzerinde evde fır fır dolaşıp kalabalık ev
halkının başını döndürünce dayısı onu alır, parka götürür.
Şuşu bu kez de ilgisini park sakini hayvanlara verir. Güvercinleri
kaçırır, kurbağaları vıraklatır, tam uyuklayan kedilerle
ilgilenecekken yanından hızla dörtteker geçer. Şuşu'nun
dörtteker dediği Can isminde bir
çocuğun tekerlekli sandalyesidir.. Şuşu, ilgisini çeken dörttekeri takip eder. Sağa,
sola hızla giderken ikisi birlikte parkın altını üstüne
getirirler. Çöp kovaları, parkta bankları boyayan görevlinin
boya kutuları devrilir. Ortalık bir anda toz duman olur. Şuşu'nun
dayısı ve Can'ın teyzesi gelir. Tepkileri aynıdır: “Ne yaptın
sen?” Büyüklerin yardımıyla ortalığı toparlarlar. Sıra
tanışma faslındadır. Şuşu ilk kez gördüğü dörttekerin
pedalı olmamasına şaşırmıştır. Can, "Bu bisiklet değil
akılllım, bir tekerlekli sandalye." der. Şuşu'nun gördüğü tek
dörtteker babasının ofis sandalyesidir. "Hayır," der Can, "O bir ofis
sandalyesi onunla gezilmez." Ondan sonra parkta iki çocuk yan yana
geldiğinde ne olursa o olur. Arkadaş olur, ertesi günler parkta
birlikte oynamak için sözleşirler. Eve dönerken ikisi de evde parkta yaptıkları yaramazlıkla ilgili uyarılır. Deniz, dedesi felç geçirdiği ve yürüyemediği için Şuşu'nun aksine dörttekerin ne olduğunu biliyordu. Yurt dışında yayımlanan çocuk kitaplarının görsellerinde tek tip kullanılmaz, sarışın, zenci, tekerlekli sandalyede çeşit çeşit insan resmedilir. Çok daha küçükken okumaya başladığımız Pırtık Tekir'de tekerlekli sandalyesinde oturan bir çocuk vardı örneğin. Bizdeki kitaplarda hayatın içinden bu kadar fazla çeşitlilik yok. Sokaklarda da sık rastlayamıyorsunuz. Örneğin bizim ve annemlerin apartmanındaki asansöre sokak tipi tekerlekli sandalye giremiyor, ev tipi sandalye ise bin bir zahmetle. Sandalye ile ayna arasındaki boşlukta sıkışıp asansör zemin kata ininceye kadar tekerlekli sandalyeyi öne doğru kaldırmak suretiyle babamı asansöre sokabiliyoruz. Zemin kata inince de çile bitmiyor. Apartmanın otopark kısmından ev tipi küçük tekerlekli sandalyeyi yokuş yukarı itmek, Arnavut kaldırımlı sokakta ilerlemek hiç kolay değil. Kaslarınıza güvenip aşağıya ev tipiyle alıp orada sokak tipi sandalyeye geçirip delik deşik yollarda ben iterim derseniz dışarı çıkartabiliyorsunuz. Yoksa en fazla balkona çıkartabiliyorsunuz. Bedensel engelli bireylerin yaşamını kolay kılacak düzenlemeler yapılmadığı için sokakta onlarla çok fazla karşılaşamıyoruz. Bu yüzden sizin çocuğunuz da Şuşu gibi ilk kez tekerlekli sandalye ile karşılaşabilir. Kısa bir hikâye. Buna rağmen etkileyici ve eğlenceli. İnanın bana, aldığımdan beri kaç kez okudum sayısını hatırlamıyorum. Görsellerde resimler yoluyla anlatılan yan hikâyeler var. Onu da alıp siz bulun.
Yazan Yıldıray Karakiya
Resimleyen Başak Günaçan
Redhouse Kidz
3+
Yazan Yıldıray Karakiya
Resimleyen Başak Günaçan
Redhouse Kidz
3+
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder