Bu Blogda Ara

14 Nisan 2015 Salı

DÜNYANIN EN BÜYÜK ÇİÇEĞİ

Kırmızı Kedi'nin çocuk sayfasını incelerken Jose Saramago'nun Dünyanın En Büyük Çiçeği kitabına rastlayınca hemen almak istedim. İtiraf ediyorum bu kitabı Deniz için değil kendim için aldım. Çocuk kütüphanesinde bulduğum Julio Cortazar'ın Borulardaki Ayı kitabıyla bu konuda sınanmıştım. Sevdiğim büyük yazarların çocuk kitapları Deniz'in henüz ilgisini çekmiyor, biliyorum ama kitabı almaktan geri kalmıyorum.
Sonrasında ısrar, baskı yok. Bir kez deniyorum. İlgisini çekmezse, dinlemek istemezse kitabı kapatıyorum ya da sessizce okumaya devam ediyorum. Bazı kitapları birlikte bir kez okuduktan sonra onun kitaplığına dahi koymuyorum, örneğin Shaun Tan kitapları. Dünyanın En Büyük Çiçeği de bu kategoride.  Yazmayı bu kadar ertelemem de bundan.
Kitap, Saramago'nun çocuk kitapları yazmanın kendisi için ne denli zor olduğu itirafıyla başlıyor.
"Çocuk öyküleri basit sözcüklerle yazılmalıdır, çünkü çocuklar yaşça küçük olduklarından az sayıda sözcük bilirler ve karmaşık sözcüklerden pek hoşlanmazlar. Ben de böyle öyküler yazabilmeyi çok isterdim ama ne yazık ki bunu bir türlü öğrenemedim.
Bu öyküleri yazarken hem sözcükleri doğru seçebilmek hem de açık ve yalın bir anlatım tarzı ile büyük bir sabır da gereklidir- bense sabır açısından biraz sorumluyum, bundan dolayı özür dilerim.
Bütün bu özelliklere sahip olsaydım eskiden uydurduğum bir öyküyü en ince ayrıntısına kadar anlatabilirdim ama biraz sonra okuyacaklarınız o öykünün kısacık bir özeti sadece..."
Bu sırada Saramago'yu yazı masasında, önünde bir boş sayfa, elinde kalem kara kara düşünürken izleriz bir kaç sayfa boyunca. Omuzları üzerinde uçan ilham perisinin yardımı mı, yoksa kısacık bir özetini yazmaya karar vermesinin etkisi mi bilinmez, Saramago anlatmaya koyulur.
Hikâye, evinin arka bahçesinden dışarı çıkan, nehir boyunca koşan ve her zaman gördüğü nehir manzarasından sıkılıp tarlalara dalan ve yol alan bir çocuk hakkında. Yol almanın, zamanı unutmanın ve umursamamanın coşkusuyla ilerler çocuk. Az gider uz gider dere tepe düz gider bir de bakar karşısında solgun, bitkin, boynu bükük bir çiçek... Kendi yorgunluğunu fark eder o anda ancak çiçeği kurtarma bilinci yorgunluğuna ağır basar. Ne var ki etrafta bir damla su yoktur. Aynı yolu geri döner. Her defasında bir avuç taşıyabildiği suyla çiçeği diriltir. Yorgunluktan uyuyakalır oracıkta. Çiçek ona gölge yapar, bir yaprağıyla da usulca örter üzerini. Bu esnada çocuğun yokluğunu fark eden anne babası ve komşular onu aramaya koyulur. Gözyaşları içinde her tarafta onu ararken devasa çiçeği görürler uzaktan. Son bir umut oraya giderler ve çocuğu bulurlar. Çocuk artık bir kahramandır, köyden büyük işler başarmak için ayrılmış bir kahraman.
Hikâyenin sonunda Saramago yeniden söz alır ve kalemini çocuklara uzatır:
"Belki bu öyküyü bir gün tekrar okuyacağım, yazanı sen olacaksın okuyanı ben ama senin öykün benimkinden çok daha güzel olacak, kim bilir..."
Saramago'dan el almak için okuyun, okutun.
 
 
 
Yazan Jose Saramago
Resimleyen Joao Caetano
Çeviren Emrah İnce
Kırmızı Kedi Çocuk
 
Kitabın bir de animasyon filmi var. İzlemek için tıklayın.
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder