Belgrad'ın yaya trafiğine kapalı meşhur caddesi, Knez Mihailova'dayız. Bir kitapçı buluyoruz. İçeri giriyoruz. Tanıdık isim arıyor gözlerim. Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi kitabının fotoğrafını çekerken Deniz bana sesleniyor. Aramızda sözsüz bir anlaşma varmış meğer. Cömert Ağaç'ı işaret ediyor parmağı. Diğer eliyle sıkı sıkı tuttuğu tüyü sallıyor.
Tatilden dönünce uzun zamandır okumadığımız kitabı alıyoruz elimize.
Cömert Ağaç bir çocuk ile ağacın dostluğunu ele alıyor. Yalnızca çocuk küçükken, maddi ihtiyaçlar ve ihtirasları yokken gerçek bir dostluk söz konusu aslında. Ancak küçük bir çocukken koşulsuzca seviyor ağacı, gölgesinde uyukluyor, dallarında sallanıyor ve elmalarını yiyor (ihtiyacı kadar!) Ağacın bütünlüğüne zarar vermiyor, her bahar çiçeklenmesine, tüm gövdesinin elmalarla dolmasına, kısaca varlığını sürdürebilmesine izin veriyor. Sonra çocuk büyüyor ve gidiyor. Ne zaman paraya, eve, emeklilik hayali olan tekneye ihtiyacı olsa ağacın yanına geliyor. Ve istiyor. Ağaç çocuğu sevdiği için, onun mutluluğu için önce elmalarını, sonra dallarını, en sonunda tüm gövdesini vermeye razı geliyor. Çocuk hepten ihtiyarladığında, ağaç, bir tabureden farksız. Ne elmaları var, ne dalları, ne de ulu bir gövdesi ama ihtiyarın ne ağaca tırmanmaya gücü var, ne elma yiyecek dişleri... Yalnızca soluklanmak ve dinlenmek istiyor. Bunu duyan ağaç, hiç gönül koymadan, sitem etmeden ona bir tabure gibi sunar kendisini. Cömert Ağaç, hüzünlü bir kitap. İnsanın dur durak demeyen ihtiraslarını, bu uğurda ona gölge veren, besleyen ağacı bile gözünü kırpmadan talan edebilmesini anlatıyor. Doğayla arkadaş olmadan, onu korumanın yolu yok. Çocuklara doğa sevgisi aşılamak ve empati uyandırmak için kaçırılmaması gereken bir ağaç.
Cömert Ağaç
Yazan ve resimleyen Shel Silverstein
Çeviri Sevim Öztürk
Bulut Yayınları&Özel Sezin Okulu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder