Bu Blogda Ara

8 Aralık 2014 Pazartesi

KIZIL AĞAÇ

İyi bir çocuk kitabının olmazsa olmazıdır metne uygun çizilmiş resimler. Çocuk oradan ana hikâyeyi takip eder, hatta iyi çocuk kitaplarında ikinci bir resimli hikâye daha vardır metinde hiç bahsedilmeyen (örn: Bekçi Amos'un Hastalandığı Gün- Fare ve kuşun resimlerle ilerleyen dostluk hikâyesi ana metinde anlatılan kadar sıcaktır, içinize işler.)
Deniz resimli hikâye kitaplarının dinlediğinden fazlası olduğunun farkında. Okuduğumuz her kitapta yan resimler arıyor. Daha önce okuduğumuz yazarların başka kitaplarına ait göndermeleri bulmaya bayılıyor. (Örn. Annemin Çantası kitabında annenin çocuklarına okuduğu Üç Kedi Bir Dilek kitabını fark etmesi gibi) Son zamanlarda ben metni okuduktan sonra o da benim ardımdan aynı cümleyi tekrarlıyor. Harflerle seslerin bağını çözme konusunda oldukça hevesli. “D” harfini gördüğünde neredeyse havalara uçuyor, “Anne bak, Deniz'in d'si”.
Ben de giderek onu daha çok şaşırtacak, düşündürtecek kitaplar bulup getiriyorum. Son tanıştığımız yazar ise Shaun Tan. Okumaya Kızıl Ağaç ile başladık. Kayıp Şey'i henüz göstermedim, Uzak ise hâlâ temin aşamasında. Sevgili idefix duy artık sesimi.
Kızıl Ağaç iyi resimle desteklenen bir metinden çok daha fazlası, nasıl desem metne ihtiyacı olmayan, derdini resimlerle gayet iyi anlatan bir kitap bu. Bakmayın siz resimlerdeki kasvete... Böyle de karamsar kitap olur mu, okumam ben çocuğuma demeyin. Hüzün, iç sıkıntısı sadece büyüklere mi mahsus? Deniz bile şimdiden başladı “Anne canım sıkıldı” demeye. Hep aklımda olan “Anne canım sıkıldı” kavanozlarından yapmalıyım sanırım. Hemen google'a Mom i'm bored jar yazın ve birbirinden yaratıcı cansıkıntısısavarları görün. Kitaba geri dönecek olursak;

Kızıl Ağaç'ı da Deniz'e aldığım pek çok yeni kitap gibi önce ben okudum, üstelik tıpkı hikâyenin kahramanı gibi keyifsiz başladığım bir günde. “Bazen gün doğar ve hiç umut getirmez beraberinde ve gitgide kötüleşir her şey,” Bir çocuk kitabının açılış cümlesi için çok mu kasvetli? Kim demiş çocukların hayatı her zaman toz pembe diye? Bazen onların da canı sıkılır, dudakları sarkar, gözyaşları yanaklarından yuvarlanır ama bir küçük şaka, oyun, tatlı söz onları kendine getirmeye, gülümsetmeye, umudu yeşertmeye yeter. 
Öyle günler vardır, bilirsiniz. Dünyanın bütün dertleri sizin üzerinizdedir. Dünyanın bütün ağaçları, yapraklarını sizin odanıza dökmüştür. Çıkacak, karışacaksınızdır güne, ah şu kapının önünü kapatan yığınla yaprak olmasa... Orası eşiktir aslında. Kendinizde devam edecek gücü bulursanız, çıkarsanız yataktan, koyulursanız yola, ne denli yalnız, yorgun, amaçsız da hissetseniz de bakarsınız sizi gülümsetecek bir şey oluvermiş. İnanın bana -en azından bir kitap okuma süresince- çevirin sayfaları, her şeyin tükendiği, günün başladığı gibi biteceğini hissettiğiniz noktada umudun birdenbire geldiğini göreceksiniz. Ve yüzünüzde kocaman bir tebessüm belirecek. Bir şey değişmese dahi her şeyin yoluna gireceğine dair inancınız artacak.
Deniz okuyunca ne mi yaptı? Gözleri mutlulukla parladı, kollarını iki yana açıp "Yaşasın!" diye bağırdı. Shaun Tan'ın çizgilerinin sizi etkilemesi için okumayı bilmek gerekmiyor, bakmak yeterli.



Yazan ve çizen Shaun Tan
Çeviri Seda Ersavcı

İthaki Yayınları  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder