Bu Blogda Ara

23 Mart 2015 Pazartesi

AÇ TIRTIL

Aç Tırtıl adını sıkça duyduğum bir kitaptı. Nasıl duymayayım? 1969'daki ilk baskısının ardından 50'den fazla dile çevrilmiş, 90 milyonu aşan satış adetiyle tüm zamanların en çok satan kitapları arasına girmiş bir kitaptan bahsediyoruz. Nihayet biz de kitaplığımıza ekledik ancak biraz geç kalmışız doğrusu. Daha erken yaşlardan itibaren okuyabileceğimiz bir kitapmış meğer. Olsun, kısa ve basit anlatımı Deniz'in zevk almasını engellemedi. Peş peşe okuttu hemen. Kısa sürede kendi de anlatmaya koyuldu.
Kitabın kahramanı yumurtadan henüz çıkmış bir aç tırtıl. Tırtıl o kadar aç ki, pazartesi günü bir elma yiyor ama doymuyor. Salı günü iki kocaman armut yiyor ama doymuyor. Haftanın günleri ilerliyor yediği meyvelerin sayısı birer birer artıyor, aç tırtıl büyüyor, nihayetinde etrafına koza örüyor ve bir güzel kelebeğe dönüşüyor. Kitabın tasarımında en dikkat çekici, Deniz'in sevdiği ayrıntı ise sayfalara açılan delikler oldu. Böylece kitabın sayfasını çevirdiğinizde, sanki aç tırtıl ilk sayfada yemeye başladığı meyvenin içini delmiş ve diğer tarafından çıkmış gibi görünüyor. Hikâye ilerledikçe yiyecek seçeneği artıyor, delikler çoğalıyor, tırtıl şişmanlıyor ve evdeki minik sayfaları çevirmekten ve bir daha bir daha okumaktan kendini alamıyor.
Aç Tırtıl basit bir dille, sayıları, haftanın günlerini ve tırtılın kelebeğe dönüşmesini anlatıyor. Eric Carle, bir gün delgeçle kâğıtta delikler açarken aklına bir kitap kurdu hikâyesi yazma fikri düşer. Kitabın ilk versiyonu Willy The Worm'dur ancak editörü hikâyenin kahramanını beğenmez. Willy, editörün önerisiyle aç bir tırtıla döner. Ve basıldığı günden itibaren büyük ilgi uyandıran The Very Hungry Caterpillar kitabı ortaya çıkar.


Yazan ve resimleyen Eric Carle
Çeviri Fatih Erdoğan
Mavibulut Yayınları
Okul öncesi


Kitabın kazandığı ödüllerin bazıları:
  • 1969 - The New York Time Dergisi Yılın 10 En İyi Renkli Kitabı Listesi
  • 1970 - Amerika Grafik Sanatlar Enstitüsü Ödülü
  • 1972 - Selection du Grand Prix des Treise (Fransa)
  • 1975 - Nakamori Reader's Prize (Japonya)

  • 16 Mart 2015 Pazartesi

    POSTACI ÇOCUK 2 PİRANDA'YA MEKTUP

    Postacı Çocuk Enkidu Yayınları'ndan çıkan 3 serilik bir dizi. Çocuk Kütüphanesi'nin raflarından bana göz kırpıyordu nicedir ama bir türlü sırası gelmemişti. Hayatta tesadüf, doğru zaman diye bir şey var, oluyor yani. Sizin de başınıza geliyordur. Bir masal söyleşisinin ardından yemek için Karaüzüm'e gittik. Çanakkale'ye gelirseniz siz de gidin. Tavsiye ederim.
    ://www.otelkarauzum.com/anasayfa/index/tr
    Grubumuza ayrılan masada Özlem Şekercioğlu Lesport ile tanıştık.
    İstanbul'dan geliyormuş. Feribottan indiği gibi arkadaşlarıyla buluşmak için soluğu orada almış. Bir gün önce "yazdığım çocuk hikâyesine yayınevi arıyorum" temalı bir yazışmada kulakları çınlamışken, tanışıverdik. Ben de bunu bir mutlu tesadüf işareti olarak gördüm ve ertesi gün kütüphaneden Postacı Çocuk 2 Piranda'ya Mektup'u aldım.
    Enkidu Yayınları, ismini Sümer Mitolojisi'ndeki bir kahramandan alıyor. Sümer dilinde Kırların İnsanı anlamına geliyor. Amaçları yerel hikâyeleri, hikâyeye uygun çizimlerle çocuklara ulaştırmak. Bir süredir yayıncılık faaliyetlerine ara vermişler. Bizim gibi şanslıysanız bulunduğunuz ildeki çocuk kütüphanesinden kitaplarını alıp okuyabilirsiniz. Umarım kısa sürede yeni kitaplarla ve eski kitapların yeni baskılarıyla aramıza dönerler.
     
     
     

    Dizinin ilk kitabında İstanbul'da yaşan Panos ve köpeği Dost bir gün toprağın altında gömülü mektuplar bulurlar. Bu mektuplar, uzaklarda yaşayan çocuklara yazılmıştır. Mektupları sahiplerine ulaştırmak için onlara söz veren Albatros'un kanatları arasında maceralı bir yolculuğa çıkarlar.
    Biz okumaya dizinin ikinci kitabıyla başladık. Panos, Dost ve Albatros İstanbul'dan yola çıkar. Karpat dağlarında yaşayan Piranda isimli bir kıza mektup götürmektedirler. Yolda karşılaştıkları insanlar ve hayvanların yardımıyla göçer konar Romanlar'ın izini sürerler. Bu arada biz de onların hiç yerinde durmadığını, yola devam ederken arkalarından gelenlere nasıl işaret bıraktıklarını, âdetlerini, yaralıları nasıl tedavi ettiklerini öğreniriz. Sonunda Panos, doğru yere geldiğini anlar ancak Piranda'yı nasıl bulacağını bilemez.
    Albatros ona sabırlı olmasını, geceyi beklemesini söyledi:
    -Zarfı iyice incele, mektubun sahibinin kim olduğunu anlatan bir işaret mutlaka vardır.
    Albatros haklıdır. Bu aşamada evdeki miniği de oyuna katın ve ipucunu takip ederek Panos'tan önce Piranda'yı bulmasını sağlayın. Ve mutlu son! "Bir daha okuyalım anne, bir daha" garantili, keyifli bir kitap.
    Kitabın görselleri ayrıca alkışı hak ediyor. Her bir sahne maket olarak hazırlanmış ve fotoğrafı çekilerek kitap hazırlanmış. Böylece derinliği olan görseller ortaya çıkmış. Biraz el becereniz varsa evde denemeler yapabilir ve siz de kendi kitabınızı hazırlayabilirsiniz. Özenmedim desem yalan olur.
    Kitabın sayfalarından bir örnek:
     
     
    Yazan ve Çizen: Özlem Şekercioğlu Lesport
    Maket Uygulama: Tümay Tüzüner
    Fotoğraf: Yavuz Draman
    Enkidu Yayınları
    Okul öncesi
     

    9 Mart 2015 Pazartesi

    UYKU CANAVARI

    Yorgunluktan sızdığı üç beş nadir gece dışında, Deniz'in kendini uykunun kollarına bırakması hiç de kolay değil. Uykuya daldığında, evde onun dahil olmadığı bir hayatın devam ettiğini bildiği için ya da uykusunda yalnız kalmaktan korktuğu için belki de, kim bilebilir, çözmek zor. Göz kapaklarının en ağırlaştığı anlarda bile elleri avcumda, ellerim sırtında, şakalarında teslim ediyorum onu uykuya ve ancak öyle yanından çıkabiliyorum. Yoksa biliyorum ki gözlerim ekrana kilitlenmiş, parmaklarım hızlı hızlı klavyenin üzerinde gezinirken bir anda kapı açılacak ve duyduğum sesle irkileceğim. "Sen ne yaptığını sanıyorsun burada!"
    O yüzden uyku temalı kitaplara rastladığımda kaçırmıyorum. Geçtiğimiz günlerde uyku öncesi gevşeme serisi adını verebileceğim seriden bir yeni kitap daha bulduk, elbette çocuk kütüphanesinde.
    Peter'le bir gece vakti tanışırız, uykusunun kaçtığı, odasındaki tüm seslerin çoğaldığı bir anda... Tik tak, blup blup... Sesleri duymamak için başını battaniyenin altına sokmaya karar verir ama bu göründüğü kadar iyi bir fikir midir? Ya uyku canavarı ya da bir başka korkutucu şey gelir de onu göremezse... Kafasını battaniyenin altından çıkarır. Tam o esnada Peter'in yatağının  altında saklanan Uyku Canavarı da madem uyumuyor, tanışayım bari diye düşünerek saklandığı yerden çıkınca macera başlar.
    Uyku Canavarı'nın hiç de korkutucu olmadığını, aslında çocukları korkutmak istemediğini, sadece arkadaş olmak istediğini ve bir tane bile korkunç olmayan masal bilmediğini öğreniriz.
    "Bir tane bile korkunç olmayan masal bilmiyor musun yani? İçinde kirpi, elma ve Bahar perisi geçen masalı bile mi?" diye sordu Peter kafası karışmış bir hâlde. "Herkes bilir bu masalı! Çok güzeldir!"
    Canavar, masalı bilmez ama şanslıdır, Peter masalı ezbere bilmektedir. Sonrası mı? Mutlu son, bana güvenin.
    Bir gün karyolanızın altından üç gözlü pembe ve mor tüyleri olan Uyku Canavarı çıkarsa, ondan Peter'in öğrettiği masalı anlatmasını isteyin ve güvenle sarılıp uyuyun. Korkmayın! Yanınızda Uyku Canavarı varken kimse size ilişmeye cesaret edemez!



    Yazan Maria Vaga
    Resimleyen Anna Laura Cantone
    Çeviren Handan Sağlanmak
    Final Kültür Sanat Yayınları
    Okul öncesi

    5 Mart 2015 Perşembe

    FİLLERİN KANATLARINA NE OLDU?

    Bu kısa kitabın benim için iki önemli fonksiyonu var:
    1)Ciltli kapak, küçük boy dış görünüşüyle her çantaya kolayca sığıyor ve deforme olmuyor. Bu yüzden iyi bir yol kitabıdır.
    2)Dengeleyicidir. Uyku öncesi Deniz'in kitap seçimlerine pek karışmıyorum ama bazen abartıp çok kalın iki üç kitap seçtiğinde ve üstüne hâlâ kitap aramaya devam ettiğinde, müdahale diyorum. “Son bir kitap daha okuyalım onu da ben seçeyim.” Ve tek cümlelik sayfalarıyla tercihimi Fillerin Kanatlarına Ne Oldu? kitabından yana kullanıyorum.
    Eskiden fillerin rengârenk, güzel biçimli kanatları vardı ama uçabilen filler diğer canlıların hayatını çekilmez kılınca periler bu işe bir dur demeye karar verdi. Filleri büyük bir ziyafete davet ettiler. Karınları tıka basa dolan filler uykuya dalınca da fillerin kanatlarını aldılar ve doğada tanıdığımız başka canlılara taktılar. O gün bugündür filler kocaman gövdelerini her yere yürüyerek taşıyor. Fillerin zıplayamayan tek memeli olduğunu biliyor muydunuz? Belki bu da perilerin bir lanetidir, kim bilir. 
    Eski bir Hint masalından derlenen bu kitap biraz daha küçük yaş grubu için. Sonundaki bulmaca çocukların ilgisini çekiyor ve kısa metni sayesinde hikâyeyi akıllarında tutabiliyor ve kendi kendilerine mahsusçuktan okuyabiliyorlar. 



    Anlatan Lesley Sims
    Resimleyen Katie Lovell 
    Çeviren Sevgi Atlıhan
    İş Bankası Kültür Yayınları 
    Okul öncesi