Bu Blogda Ara

24 Nisan 2016 Pazar

MOR İNEK

Mor İnek çok uzaklardan taa Küba'dan sesleniyor bize.
Hikâye sıradan bir ineğin mor ineğe dönüşmesiyle başlıyor:
Günlerden bir gün,
Teresa Teyzenin ineği,
çileklerin üzerine
bir de üzüm yiyince
başlamış morarmaya.
Sabun, su, sabırla ovalamak yetmiyor. Bir türlü ineğin rengi normale dönmüyor. Teresa Teyze şaşkın, ümitsiz, çaresiz, kimsenin artık mor ineğin sütünü içmek istemeyeceğinden emin olarak düşüyor yola, mor ineği komşu köylerde satmaya, ondan kurtulmaya. İneğin süt dolu şişkin memelerini bile görmüyor gözleri. Tek derdi, kakalamak birine bu hiç de sıradan olmayan ineği. Meyve yemek bir suç olmamalı. Mor İnekçik yalnız kalmamalı. Kim olacak acaba Mor İneğin yeni sahibi?
Doğru mu bilinmez, internet dehlizlerinde dolanırken okumuştum, Çince de kriz kelimesi aynı zamanda talih anlamına da geliyormuş. Teresa Teyzeye şanssızlık, kriz gibi görünen durumun ne büyük bir talih, fırsat olduğu cesur, yeniliğe açık bir çocuğun (her çocuk öyle değil midir?) ineği sahiplenmesi, sağdığında birbirinden leziz meyveli sütler elde etmesiyle anlaşılıyor.
İngiliz filmleri gibi bitireyim:
Mor İnek meyveli süt vermeye devam ediyor. Küçük çocuk büyüdü. Hâlâ birlikte yaşıyorlar. Teresa Teyze alı al, moru mor herkese çok sevdiği ineğini nasıl elinden kaçırdığını anlatıyor, özellikle de Mor İnek oyuncağını elinden düşürmeyen küçük yeğenine.
Mor İnek
Yazan Zulema Clares
Çizen Enrique Martinez
Çeviren Yaşmak Pusat Keskin
Yazılama Çocuk
3+

16 Nisan 2016 Cumartesi

BALIKÇI OSMAN

Deniz bir dönem İstanbul'da yaşadığımı bildiği için benim orada doğduğumu düşünüyor. Ve annesiyle benzer gözlükler takmak, benzer kıyafetler, ayakkabılar giymek yetmediğinden benimle aynı şehirde doğmuş olmayı istiyor. Onu İstanbul'da doğmadığıma ve kendisinin de İstanbul'da doğmadığına inandırmak mümkün değil. Olanca inandırıcılığıyla İstanbullu olduğunu anlatıyor, yeni tanıştıklarımıza. Oysa İstanbul'da bulunduğu gün sayısı, iki elin parmaklarını geçmez. Bir şey kaybetmiş değil! Çocukların eğitimi için büyük şehirlerde yaşamak gerektiğini savunanlardan değilim. İstanbul'da yaşamanın özlenir ya da özenilir bir yanı yok, bana göre. Ama ne demişler: Yiğidi öldür, hakkını yeme. İstanbul her şeye rağmen masalsı bir şehir ve konu olduğu filmlerde, kitaplarda bir mekân olmakla yetinmiyor, büyüyor, taşıyor, anlatının sessiz ancak güçlü bir kahramanına dönüşüyor. Resimli çocuk kitaplarına da çok yaraşıyor. Tavsiye üzerine edindiğimiz Balıkçı Osman İstanbul üzerine az sözlü, güzel resimli, edinilesi bir çocuk kitabı. YKY etiketli kitabı Anne Hofmann yazmış ve resimlemiş.
Kitabın kahramanı olan iki martıdan biri olan anlatıcı bize İstanbul'da geçen olağan bir günü anlatıyor. O günün de diğer günlerden farkı yok. Karınları aç ve bir balıkçı, balıkçı Osman oltası ve ittiği el arabasıyla deniz kenarına doğru ilerliyor. Kahramanlarımız mutlu. Denklem basit. Olta artı balık eşittir tokluk. Ama kazın ayağı öyle değil. Oltaya balık dışında ne kadar ıvır zıvır, süprüntü varsa takılıyor. Bir süre sonra Osman'ın derdinin balık tutmak değil, denizden hurda yığını çıkarmak olduğu anlaşılıyor.
Gece olup hava kararınca Osman deniz kıyısına oturdu. Oltasına takılan çerçöpü karıştırmaya başladı. Döküntüleri eğip bükmeye, şurasını burasını değiştirmeye başladı. Derken elindeki şey yavaş yavaş... Umduğumuzdan çok farklı bir şeye dönüştü.
Osman'ın dönüştürdükleri akşam gezintisine çıkanların anılarını, düşlerini uyandırır. El arabasının önündeki yığın hızla küçülür. Ancak iki martının karnı hâlâ açtır. Sonunda Osman onları da mutlu etmenin bir yolunu bulur.
 
 
 
Balıkçı Osman
Yazan ve resimleyen Anne Hofmann
Çeviren Şeyda Öztürk
YKY
Okul öncesi

9 Nisan 2016 Cumartesi

MUTSUZ KEDİ DİLA

Mutsuz Kedi Dila dokuz kitaplık Leyla Fonten'den Öyküler dizisine ait. Hikâyenin anlatıcısı Leyla Fonten, 86 yaşında ve gerçek bir hayvan dostu. Evinde tam dokuz değişik hayvanla yaşıyor. Hikâye anlatıcılığı da hayvan sevgisi de büyük büyük dedesi La Fontaine'den geçme. Dedesinin dedesinin dedesinden kalma alışkanlıkla, yıllardır aynı çatı altında yaşadığı, çeşit çeşit huyu olan hayvanlarının hikâyelerini anlatmaya bayıldığını söylüyor ve okuru dinlemeye davet ediyor. Davete icabet, nezaket gereğidir, dedik ve kütüphane raflarında rastlaştığımız kitabı ödünç aldık, okuduk.
Kütüphaneye takım halinde alınmıştır muhakkak ancak biz dizinin yalnızca Mutsuz Kedi Dila kitabını gördük ve yalnızca onu okuduk. Ne ben ne de Deniz, serinin diğer kitapları için heveslendik. Bazı yayınevleri ve yazarlar seviyor dizi kitapları ancak ben metinlerin biraz formülüze edildiğini ve ticari kaygılarla yazıldığını düşünüyorum. Mutsuz Kedi Dila kitabının kafiyeli bir dili var. Serinin diğer kitaplarını okumadım ancak  her kitapta tekrarlayan bölümler olması muhtemel. Bu haliyle bir matematik formülü, oturmuş üslup gibi göründü gözüme ve yakınlaşamadım. Kitapta tek sevdiğim yan çizimler oldu.
 
 
 
Yazan Tülin Kozikoğlu
Resimleyen Sedat Girgin
Redhouse Kidz
Okul öncesi

2 Nisan 2016 Cumartesi

KÜÇÜK HASIR ŞAPKA

Hikâyenin kahramanı, Lena adlı bir kızın kırmızı kurdele ve çiçekle süslü hasır şapkası. İkilinin yolları Lena'nın onu oyun parkında bank üzerinde unutmasıyla ayrılıyor. Lena unuttuğunu fark edip ertesi gün geri dönüyor dönmesine ama yaramaz bir rüzgâr hasır şapkayı çoktan oradan uzaklaştırdığı için buluşamıyorlar. Lena üzülüyor mu, bilmiyoruz bu hasır şapkanın hikâyesi ve o üzgün.
Rüzgârla savrulmaya devam ediyor, hava soğuyor, yağmurlar yerini kara bırakıyor. Üstelik bir saksağan da güzelim çiçekli kurdelesini alıp gidiyor. Kendini basit bir saman yığınından farksız, çaresiz hissettiği anda, içinde bir sıcaklık, kımıltı hissediyor. Kara bulutlar dağılıyor, evden uzak olmak canını yakmıyor çünkü kendisi bir yuvaya dönüyor.
Yazar, yarattığı kahramanın konuşabileceğinden emin değil galiba, çocuklara soruyor. "Daha önce bir şapkanın konuştuğunu duydunuz mu?" Ne zaman böyle araya giren bir yazar görsem, G.K. Chesterton'un deyişi geliyor aklıma. "Masallar, çocuklara ejderhaların var olduğunu söylemez çünkü çocuklar ejderhaların var olduğunu zaten bilirler."
Ciltli kapak, güzel çizgiler ancak hoş bir tat bırakmadı bizde. Her YKY kitabını da beğenecek değiliz ya!
 
 
 
Yazan Celine Lamour-Crochet
Resimleyen Feridun Oral
Çeviren Korkut Erdur
YKY Okul öncesi