Lyliane Adra ve Catherine Brillon'un birlikte yazdıkları İnanılmaz Bir Gecenin Hikâyesi fransızca aslından türkçeye çevrilirken kahramanın orjinal ismi (fransızcası nedir bilmiyorum) Deniz'e çevrilmiş. İlerleyen sayfalarda denizler tanrısı Poseidon, denizde başı derde girenleri kurtaran Amphirite ile tanışacağımız için olsa gerek.
Hikâyenin kahramanı Deniz, boşanmış bir ailenin çocuğu. Biraz dertli. Çok arkadaşı yok zira. Babası yeniden evlendiği ve yeni kardeşi olduğu için sevilmediğini düşünüyor. Ve onları korkutmak amacıyla okul gezisi için geldikleri müzenin Yunan mitolojisine ait heykellerin bulunduğu salonunda saklanıyor. Kapılar kilitlenip el ayak çekilince şaşkınlık içinde başının üzerinde bir ayı postu bulunan heykelin elindeki yayı ve gürzü yere bıraktığını görüyor. Bu Herakles, bir yarı-tanrı, Zeus ve bir ölümlü Alkmene'nin oğlu.
Deniz, Herakles'in hikâyesini merakla dinlerken birden yer titremeye başlıyor. Herakles, tanrıların sırrını verdiği için Poseidon'u kızdırdığının farkında ama hikâyeyi yarıda kesmesi işe yaramıyor. Heykellerle dolu salon sular altında kalıyor. Neyse ki denizde dara düşenlerin imdadına koşan Amphirite var. Bir yunusun üzerine atladığı gibi, Deniz'in yanında beliriyor ve yardım elini uzatıyor. Poseidon'un öfkesi de az biraz yatışıyor. Sular geri çekiliyor. Ortalık süt liman. Bu kadar maceraya yürek mi dayanır? Deniz de Herakles'in ayaklarının dibinde uyuyakalıyor.
Sabah uyandığında müze bekçisiyle burun buruna geliyor. Bekçi, polise kayıp çocuk ihbarında bulunuyor. Kısa bir süre sonra, polis, tüm ailesi orada. Deniz çok yanıldığını ve fazlasıyla sevildiğini, önemsendiğini anlıyor.
Yazarlar, 'Heykeller hiç canlanır mı? Hepsi bir rüyaymış' diye düşünen rasyonelleri ters köşeye yatırmayı başarıyor.
Bir kütüphane kitabı olduğunu da sonsöz olarak söyleyelim.
Yazan Lyliane Adre/ Catherine Brillon
Resimleyen Selçuk Demirel
Çeviren Sinan Fişek
YKY
9-10-11 (yayınevinin yalancısıyım)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder