Bu Blogda Ara

31 Temmuz 2016 Pazar

PRENSES AYNA GÜZELİ

Deniz'in severek dinlediği erken okuma kitapları arasında Julia Donaldson kitaplarının yeri büyük (özellikle çizimleri AxelScheffler'e ait olanlar). Saymakla bitmez desem yeridir. Kitap alışverişini internetten yapan bir anne için sevilen bir yazarın izini takip etmek, seçim yapmayı kolaylaştırıyor. Çocuk büyüdükçe, sevilen yazarın daha büyük yaş kategorileri için kaleme aldığı kitaplara geçiliyor. Pırtık Tekir, Tostoraman, Maskeli Fare, Minik Balık, Zogi gibi (saymakla bitmez demiştim, değil mi?) sevdiğimiz kitaplardan sonra sıra geldi Prenses Ayna Güzeli'ne. 
Ellen günün birinde aynaya bakar ve yansımasını görür. Ancak yansıma, bir süre sonra konuşmaya başlar. Hatta aynadan dışarı çıkar. Kendisini Prenses Ayna Güzeli olarak tanıtan bu yeni arkadaş, komik az biraz da çatlaktır. Anlattığı hikâyeler birbiriyle tutarlı olmasa da, Ellen yeni arkadaşıyla kısa sürede kaynaşır. Onun peşinden türlü maceraya sürüklenir. Normalde yapması yasak olan ya da tasvip edilmeyen pek çok hareketi özgürce yapar. Ancak günün sonunda Prenses Ayna Güzeli geldiği gibi bir anda ortadan kaybolur ve kabak her defasında Ellen'ın başına patlar. 
Deniz en çok alışveriş merkezinde geçen bölümü sevdi. Prenses Ayna Güzeli'nin manav bölümünü Ellen'ın yaşadığı şatonun mutfağı, oyuncakçının oyun odası olduğunu sandığı ve ortalığı dağıttığı bölümlerde bol bol kıkırdadı. "Hay şaşkın, orası mutfak değil, manav manav" sözleri ve gülüşleri eşliğinde keyifli bir okuma deneyimiydi. Her akşam bir bölüm. Sırada serinin diğer kitapları var: Prenses Ayna Güzeli ve Sihirli Pabuçlar, Prenses Ayna Güzeli ve Uçan At

Yazan Julia Donaldson 
Resimleyen Lydia Monks
Çeviren 
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 
7-9 yaş
 

23 Temmuz 2016 Cumartesi

SAKAR CADI VİNİ DENİZ KIZI

Deniz okurlukta bir seviye atladı ve kitap ayracı gerektiren kitaplara geçti. 
Biraz da zorunluluktan gelişti bu süreç. Zira bir süredir ne buradaki D&R'da ne de kütüphanede okul öncesi güzel ve yeni kitap bulabiliyorum. Aynı kitapları okumaktan ikimize de gına geldiği için 6-10 yaş arası az resimli öykü kitaplarına geçmeyi düşündüm. 1001 Gece Masalları'nın çocuklar için basitleştirilmiş versiyonunu 26 günde, her gece bir bölüm okuyarak bitirme deneyimi hazır tazeyken, ona sabretmeyi, bazı kitapların tek oturumda bitmediğini öğretmişken, denemeye değerdi, en azından göz yaşıyla bitmeyeceği (annoş bana kitap okumuyor!) kesindi. Ve rafların arasından eski dostumuz Sakar Cadı serisini gösterdim. Deniz tüm kapakları inceledi ve tercihini Sakar Cadı Vini Deniz Kızı'ndan yana kullandı. Ne de olsa Vini'yi severiz Vini'liğinden ötürü, deniz altında yaşadığı maceralardan ötürü. İçinde dört öykü var. Uykudan önce her gece bir öykü. Bildiğimiz sakar cadı, komik replikler ve kedi Vilbur... 
Sakar Cadı Vini hayatı dolu dolu yaşıyor, sokakta eğlenceye katılıyor, farelerle müzik yapıyor, kocaman kartopları yuvarlıyor, deniz altına dalıyor ve her zamanki gibi çok güldürüyor. Okul öncesi serinin metinleri Valerie Thomas'a aitti ancak bu hikâyeyi Laura Owen yazmış. Çizimler Korky Paul'den ama bu sefer siyah beyaz ve küçük. 



Yazan Laura Owen 
Resimleyen Korky Paul 
Çeviren Bülent O. Doğan 
Türkiye İş Bankası Yayınları 
8-12 yaş

14 Temmuz 2016 Perşembe

BİLYELER

Çanakkale'nin merkezi düz sayılır. İki tepesi var yalnızca. Her bisiklete bindiğimde, elimde koca bisikletle yokuşu çıkarken, şu koca şehirde niye bu iki tepeden birinde oturduğumu düşünüyor, hayıflanıyorum. Merkeze inerken bu duygu gelip yakama yapışmıyor. Önümde uzanan manzarayı izlerken, istisnasız her seferinde mutlu oluyorum. Doğa bize asla yüzünü çevirmiyor. Şartlar ne olursa olsun, bir ağaç gölgesi, bir kuşun şakıması, bir kelebeğin kanatları bize iyi geliyor. Asıl iyi gelense mahalle kültürü galiba. Behiç Ak'ın hikâyeleri ve çizgileri bundan sıcacık geliyor belki de, özlediğimiz mahalleleri bize hatırlattığından. 
Bilyeler kitabı da bir mahallede geçiyor. Bizimki gibi bir mahallede üstelik. Dik bir yokuş, aşağıda deniz uzanmakta. "Aynı bizim evin olduğu yer gibi," diyor Deniz, eline her kitabı aldığında. Ben de yokuştan aşağı bir küp dolusu rengârenk bilye yuvarladığımı hayal ediyorum, oyunun büyüsünün herkesi birleştirdiğini... 
Kitabın ana kahramanları İbo ve kedisi Pisi lunaparkta hediye olarak kocaman bir küp kazanır. Küp o kadar uzun zamandır oradadır ki, oyunu düzenleyen dahi içinde ne oluğunu unutmuştur. Eve geldiklerinde içinden çıkan bilyelerle büyülenen İbo, günler geceler boyu onlarla oynar. Buna kızan baba çareyi bilyeleri yokuştan aşağı yuvarlamakta bulur.
Bilyeler, mahalle ve oyun üzerine bir güzelleme... 
Tanıtım bülteninden: 
Son kitaplarından Yaşasın Ç Harfi Kardeşliği! adlı çocuk romanı, Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (ÇOGEM) 2014 Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Roman Ödülü’ne ve Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği’nin (ÇGYD) 2013 Yılın Çocuk Romanı Ödülü’ne değer görülen Behiç Ak, sıcacık bir mahalle öyküsüyle okuruyla buluşuyor. Lunaparkta bir küp dolusu bilye kazanan İbo’nun ve mahalle arkadaşlarının oyun dünyasını anlatan öykü, her yaştan okurun içinde kaybolacağı eğlenceli desenlere sahip. Sokak oyunlarının her sosyal sınıftan çocuğu bir araya getiren, birleştiren ve eşitleyen yönünü vurgulayan kitap, iletişim ve paylaşma konuları üzerine düşünmek için de birebir. Anadolu’nun farklı kentlerinde ve mahallelerinde bilye, misket, meşe, cıncık, zıpzıp, dobi, babüş, cicoz, cille gibi onlarca farklı adla anılan ve her kuşaktan çocukla buluşan bu renkli küçük cam kürelerin önemli yer tuttuğu kitap, oyunların büyüsünü ve insanı eşitleme gücünü yeniden hatırlatıyor.


Yazan ve resimleyen Behiç Ak 
Günışığı Kitaplığı
İlk kitaplar 


 

10 Temmuz 2016 Pazar

YARAMAZ İKİ

Çocukların sayı saymasını eğlenceli buluyorum. Bir, iki, üç... dokuz, on, on bir ..., on on,  Arada karışıklık olsa da, çoğu birer birer ilerletmeyi başarıyor. İş dokuzlara gelince hesap azıcık karışıyor. Ve yinelemeler başlıyor. On on, yirmi on... Deniz de istisna değil. "On dokuzdan sonra ne geliyordu annoş?" sorularını cevapladığım bir dönemde (Nisan 2016) yayımlandı Yaramaz İki
İzmir Kitap Fuarı'nda Berat teyzeden imza alındı ve hop Deniz'in kitaplığına kondu.
Bu hikâye on kardeş hakkında. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10.
Günün birinde Yaramaz İki ortadan kaybolur. Kardeşler olan bitenin pek farkında değildir ama gürgür baba "Kalkın bulun bakalım, kayıp kardeş nerdeymiş?" diye buyurunca iş başa düşer. On abla kardeşleri toparlar. Tam aramaya başlayacakken kardeşlerinin telaşını gören İki, saklandığı yerden çıkar. Böbürlene böbürlene konuşmaya başlar.
"Buradaymı burada, şaka yapmıştım şaka
Tanık olunca birden düştüğünüz telaşa
Önemli olduğumu hemen anladım valla" 
Abla On, Yaramaz İki'ye tüm sayıların eşit ve önemli olduğunu anlatmaya başlar. Minik okurlar da sayılar hakkında epey malumat sahibi olur. Üstüne bir de saymayı öğrenir. Daha ne olsun?
Neşeli çizgiler Seçil Çokan'a ait. 



Yazan Berat Alanyalı 
Resimleyen Seçil Çokan 
YKY 
Okul öncesi

3 Temmuz 2016 Pazar

LEONARDO VE UÇAN ÇOCUK

Kütüphane raflarında yıllardır gördüğüm, okumak için Deniz'in büyümesini beklediğim bir kitap Leonardo ve Uçan Çocuk. Leonardo da Vinci'nin hayatından kesitler sunan kitap, çocukları İtalyan Rönesansı'nın büyük ustası (klişe bir tabir olsa da) ile tanıştırıyor, onun resimden heykele, müzikten bilime geniş bir yelpazede ürünler verebilmesinin yegâne sebebinin merak duygusu olduğunu gösteriyor. Defterlerindeki el yazısının gizemiyle dahi tanıştırıyor çocukları. Ama en önemlisi onlara, bugün için imkânsız görünen hayallerine sahip çıkmalarını, inanmalarını ve bu uğurda çalışmalarını öğütlüyor.
Adından da anlaşılabileceği gibi en çok insan bir kuş gibi uçabilir mi sorusuna aradığı yanıt üzerinde duruyor. Bu uğurda yaptığı gündelik gözlemlerin ona nasıl ilham verdiğini anlatıyor. 
Sonra pazar yerine geldiler ve kafeslerde kuş satan bir kadın gördüler. 
Leonardo kuşlara baktı ve Zoro'yu çok şaşırtan bir şekilde hepsini satın aldı. Kuşları eve götürmek yerine herkesin gözü önünde Zoro'dan kafesleri açmasını istedi. Kimse Leonardo'nun bu isteğine bir anlam verememişti. 
"Kuşlar özgür olmalıdır," dedi Leonardo. "Bak Zoro, kanatları nasıl havayı itiyor görüyor musun? Bu bana bir fikir verdi..." 
Sonsöz niyetine:
Leonardo ve Uçan Çocuk, Deniz'in tabiriyle gerçekçi bir hikâye anlatıyor. Nedir gerçekçi hikâye? Her şey babasının anlatacak masal bulamamasıyla başladı. O da kendi hayatından komik, ilginç kesitler anlatmaya başladı. Böylece Deniz okuduğu her kitabı, özellikle gerçeküstü olayların geçtiği kitapları sorgulamaya başladı. 


 

Yazan ve resimleyen Laurence Anholt 
Çeviri Cemile Şenulubaş Tankurt 
Pearson Yayıncılık 
Anholt Sanatçılar Serisi 
Anholt Sanatçılar Serisinin diğer kitapları: Van Gogh ve Ayçiçekleri, Degus ve Küçük Dansçı, Picasso ve Atkuyruğu Saçlı Kız, Claude Monet ve Sihirli Bahçesi