Bu Blogda Ara

26 Ağustos 2016 Cuma

KREMALI KÖPEK GOFRET

Dünkü kahveli, sohbetli, dalgalı denizli Assos gününden tatlı bir hatıra oldu Füsun teyzenin getirdiği bir çanta dolusu kitap. Onlardan biri: Kremalı Köpek Gofreti 
Mavisel Yener'in yazdığı, Zeynep Özatalay'ın resimlediği kitap Haylaz Pati'nin serüvenlerinin ikincisi. Seriye adını veren Pati, bir Dalmaçyalı. Pati ismini bir Dalmaçyalı'ya yakıştıramıyoruz. Zira bir yıldan fazla baktığımız artık bizimle yaşamayan tekirimizin ismi de Pati. Kahramanımız da ismini sevmiyor zaten. Konu çok mu dağıldı? Başa saralım: 
Bu kitap, Pati, en yakın arkadaşı Çoban (doğru tahmin o bir çoban köpeği) ve sahibi Maviş hakkında. Hikâyenin geçtiği gün, Pati'nin doğum günü. Maviş'in babası Pati'yi gezdirirken Maviş ve arkadaşları sürpriz doğum günü için hazırlıklara başlar. Balonlar şişirilir, içinde kremalı köpek gofretleri olan tabaklar masada yerini alır. Üstünde mumlar yanan kemik şeklindeki köpek pastası geldiğinde Pati'nin iç güdüleri harekete geçer ve ortalık bir anda karışır. Emeklerinin karşılığını alamadıklarını düşünen Maviş ve arkadaşları eve girer. Pati ise önemsenmediğini düşünmektedir. Çünkü en yakın arkadaşı Çoban partisine davetli değildir. Dert yanar, yakınır partinin tek köpek misafiri, Maydanoz'a. 
İki köpeğin sevgi, emek ve önemsenme üzerine yaptıkları konuşma neticesinde bir değişim yaşanır. Günün sonunda ne Maviş ne de Pati mutsuzdur. 


Yazan Mavisel Yener 
Resimleyen Zeynep Özatalay
TUDEM Yayınları 
Okul öncesi 

16 Ağustos 2016 Salı

KAPLUMBAĞA İLE EŞEK

Görken Yeltan'ı oynadığı filmlerden, Radikal Kitap için kaleme aldığı çocuk kitapları yazılarından bilirsiniz. Çikolata ile okuma maceralarını anlattığı köşesini zevkle okur, beğendiğim kitap isimlerini not alırım ancak çocuk kitapları yazarı Görkem Yeltan ile istisnasız her temasımız, bende allak bullak edici bir etki uyandırıyor. "Bu ne şimdi?" Her defasında bunu soruyorum kendime. Dolayısıyla kütüphanedeki rastlaşmalarımız hariç kitaplarını satın almaya elim gitmiyor. Ama kitaplığımızda bir Görkem Yeltan kitabı var artık. Kaplumbağa ve Eşek. Deniz Kardeş'ten gelen kitaplardan.
Deniz'i izliyorum kitabı okurken. Çok sıkılmışa benzemiyor, çok da bayılmadığı belli. Nötr diyebilirim, yok, yok olumlu tarafta. Nasıl oluyor bu? Benim yetişkin zihnim anlamıyor. Çok da dert etmiyorum. Okumaya devam ediyorum. Kıs kıs gülüyorum içimden. Deniz'in yaşamadığı ancak ayılıp bayıldığı İstanbul'un taksi şoförlerini anımsıyorum. Evet evet, kesinlikle İstanbul'daki sabırsız, öfkeli, kaba taksi sürücülerine kızdığı bir dönemde düşmüş olmalı kitabın konusu, yazarın zihnine. Haksız da sayılmaz. İstanbul'dan ayrılalı yıllar geçmesine rağmen, Çanakkale'de çok yakın mesafe gideceğim zamanlarda, taksiye binmeden önce gideceğim yeri söylemem ve sürücünün onaylayan bakışlarını görmeyi beklemem, İstanbul taksicilerinin yarattığı travmadan kaynaklı, biliyorum. 
Kitabın konusuna gelince:
Tohumların hem yendiği hem de para yerine geçtiği, eşeklerin taksicilik yaptığı bir ormanda geçiyor hikâye. Tavşan Beyaz ve erkek kardeşi Sarı, yaşlı Kaplumbağa'yı itip kakan,  sıranın önüne geçen saygısız yolcuların, durakta bekledikleri halde "Sizin yüzünüzden ceza yiyeceğim," diye kızan, çemkiren sürücünün tuhaf, anlaşılmaz davranışlarına tanıklık ederler. Günün sonunda sürücü bunca hor gördüğü, kaba davrandığı Kaplumbağa'nın kimliğini ve koşulsuz yardımını görünce utanır ve bir çocuk tarafından cezası kesilir. Biz de metnin sonunda "Eşeklik etme" deyiminin nereden geldiğini öğrenmiş oluruz. 


Yazan Görkem Yeltan 
Resimleyen Oğuz Demir 
+1 Kitap 
Okul öncesi 

14 Ağustos 2016 Pazar

DİŞİMİ İSTİYORUM

Çocukları büyüyen, taşınan arkadaşlarımın Deniz'e hediye ettiği kitaplara bayılıyorum. İkinci el kitaplara kapım, gönlüm her daim açık zira beni yeni kitap almak derdinden kurtarıyor. Deniz'in kitap sayısı az sayılmaz ancak her biri defalarca defalarca okunduğu için geceleri yatmadan önceki hâlimiz, yüzlerce kıyafeti olmasına rağmen "Giyeyecek hiçbir şeyim yok! Ne giyeceğim ben?" diye söylenen kadınlardan farklı değil. Dolayısıyla yeni kitaba gereksinimimiz de bitmiyor, bitemiyor. Artık yurt dışında yaşayacak olan Deniz Kardeş'in kitaplığından aldığım 7-8 kitap bizi çok sevindirdi. Büyük bölümü Tony Ross'un yazıp resimlediği Küçük Prenses'in maceralarını anlatan seri. 
Anne baba diş hekimi olduğu, Deniz de üç aylık yaz tatilini muayenehane ve anneannenin evi arasında mekik dokuyarak geçirdiği, çıkarılan malzemelere bakarak ne işlem yapacağımızı söyleyebilecek kıvama geldiği için,  serinin en çok ilgisini çeken kitabı Dişimi İstiyorum oldu. Küçük Prenses serisi okul öncesi için kaleme alınmış öğretici kitaplar ancak sıkıcı değil, bilgi vereceğim diye uzatılmış hiç değil. Çocukların direnç gösterdiği davranışlar mizahi bir yolla ele alınıyor ve doğrusu gösteriliyor. Hikâyeyi resimlerle takip etmek, hatta anlatılandan daha fazlasını bulmak mümkün. 
"Dişlerim harika, değil mi?" dedi Küçük Prenses. 
"KRALİYET dişleri!" dedi Kral. 
Küçük Prenses'in harika dişleri var. Hem de tam yirmi tane!
Fakat bir gün dişlerinden biri sallanmaya başlıyor. Sallanıyor, sallanıyor, sallanıyor ve ortadan kayboluyor. Küçük Prenses dişini istiyor. Hemen şimdi istiyor!
Deniz'in rızasıyla bu güzel kitabı, sallanan dişinden ayrılmak istemeyen çocuklar için muayenehanenin bekleme salonuna koyduk. 

Yazan ve resimleyen Tony Ross 
Türkçeleştiren İlke Aykanat Çam
TUDEM Yayınları 
Okul öncesi 

5 Ağustos 2016 Cuma

TOP DİNG DIZ DAM ÇONG CIS TAK

Sosyal medyada bir bebek videosu dolaşıyor. Görmüşsünüzdür. Bir anne bebeğine kitap okuyor. Kitap bittiğinde çocuk ağlamaya başlıyor. Deniz'in bebek hâli. Artık çoktan uykuya geçmiş olması gerektiğine inandığım gecelerde zalimlik yapıp kitap okumadan uyu hadi, dediğim oldu. Uyuması için acele ettiğim çocuk bir anda "Annoş bana kitap okumuyor. Annoş kötü," diyerek ağlayınca geri adım atmak dışında bir seçenek bulamayıp panik halde kitaplığa koşup en kısa kitaplardan bir tane kaparak geldiğim ve yatağa uzandığım da oldu, hem de birden fazla. Ne demişler: Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.
Yapmıyorum artık böyle hatalar. Çok yorgun, uyku saati benim kriterlerime göre geçmiş dahi olsa, "Kitappp" dediğinde "uykudan önce en kısa en acele" serisinden rastgele bir kitap seçiyorum. Bu seri de hangisi derseniz, söyleyeyim: Fatih Erdoğan'ın yazıp resimlediği Mavi Bulut Yayıncılık etiketli Artık Kendim Okuyabilirim serisi. İşte onlardan biri Top Ding Dız Dam Çong Cıstak 
Sıkıcı bir pazar gününde geçiyor hikâye. Babanın gazete okuduğu, annenin ev işi yaptığı, bizim çocukluğumuzun pazar günlerinde, bilirsiniz, televizyonda kovboy filmlerinin oynadığı, çocukların banyoya sokulduğu, deterjan, nem, ütü kokan sıkıcı pazar günlerinden birinde. Ama o da ne! Evdeki kasvet birden dağılıyor. Ortalığı neşeli ritimler sarıyor. 


Yazan ve resimleyen Fatih Erdoğan 
Mavi Bulut Yayıncılık 
Artık Kendim Okuyabilirim