Kitapçılarda vakit geçirmeyi severim. Ne alacağımı bilmeden raflara bakınmak, kitaplara dokunmak, bir kaç paragraf okumak... Hepimizin sevdiği şeyler... Çanakkale o açıdan çok elverişli bir kent değil. Öyle kitapçılar var ki, kitaplar üst üste yığılı, raflar arasında adım atacak yer yok. Kitapları yayın evlerine göre dizmek bu kadar mı zor? Sorduğunuz kitap varsa bir türlü, yoksa başka... "Ben bu kapağı gördüm. Bir tane var." dedikleri Saklı Bahçeler Haritası'nı bulmalarını 20 dk. falan bekledikten sonra "Yokmuş." cevabını alıp çıktım.
Sorduğum başka bir kitapçı "Coğrafya atlası mı?" diye sordu. Kolumun altına bir atlas sıkıştırılmadan oradan kaçtım. Hâl yetişkinler için böyleyken nitelikli çocuk kitabı seçmek daha da zor. 1 TL etiketli, parmağını gözümün içine sokup sallayan didaktik kitaplardan kaçsam dini yayınlara takılıyorum. Bu durumda kitap eklerini inceleyip, referanslara güvenip, ya da belli yazarlar seçip internetten sipariş etmek dışında bir seçenek kalmıyor. Her seferinde dur kargo bedavaya gelsin, şu limiti aşayım taksit çok olsun derken bir de bakıyorum bütçede delik açılmış. Ne yapmalı diye düşünürken Çanakkale'de bir çocuk kütüphanesi olduğu aklıma geldi.
Geçtiğimiz cumartesi Zeynep Bodur Çocuk Kütüphanesi'ne gittim. Kafamda okumadığım belli yazarlar vardı. Görkem Yeltan, Aytül Akal, Fatih Erdoğan gibi. Umduğumdan daha çok kitap bulunca çok sevindim. Deniz için üç kitap seçtim. Ama aklım da Dipnot Yayıncılıktan çıkan Dünyanın Dört Bir Tarafından Masallar Dizisinde kaldı. Çağlar'ın kütüphane kartıyla da Çin Masallarını aldık. Ee daha yeni 1001 Gece Masalları ile ilgili bir söyleşiye katılmışız. 1001 Gece Masallarını da aradık, bulduk. Elimiz kolumuz dolu çıktık. Her gece Deniz uyuduktan sonra bir kaç Çin masalı okuyorum. Julia Donaldson'ın, Tostoraman hikâyesini okuduğu bir Çin masalından sonra yazdığını biliyor muydunuz? Bakarsınız kitabın arasından o masal çıkar ya da bana yeni bir hikâye yazdıracak güzel bir fikir... Bir hafta böyle geçti.
"Deniz'in hayatında kitapların yeri var. Kütüphaneye gitme alışkanlığını küçük yaşlarda edinse fena mı olur?" dedik. Cumartesi ailece kütüphaneye gittik. Türkiye'de kütüphaneler, sosyal yaşamın bir parçası olarak görülmüyor. Çocuğunuzla alışveriş merkezinde jetonlu oyuncaklara binmekten daha güzel, yakınlaştırıcı bir aktivite oysa. Çocuk dilediği kitabı seçebilir, okumak için eve götürebilir. Ya da orada birlikte okuyabilirsiniz.
Sizin çocuğunuzun kütüphaneyle ilişkisi nasıl? Yaşadığınız şehirde, ilçede, kasabada bir çocuk kütüphanesi var mı? Olmama ihtimali yüksek! Türkiye'de kaç çocuk kütüphanesi var? Türk Kütüphaneciler Derneğinin web sitesinden aldığım bilgiye göre ülkemizde 1502 Halk Kütüphanesi ve 459000 üye var. Bizimle yakın nüfusa sahip Almanya'da ise 11332 Halk Kütüphanesi ve 8.708.000 üye var. Rakamlar ortada. Çanakkale'de bir çocuk kütüphanesi olduğuna sevinmeliyim. Ama bardağın sadece dolu tarafını görmek de olmaz. İyi tarafları kadar kötü taraflarını da paylaşacağım.
Bir sürü kitap var. Okul öncesi kitaplar onların ulaşabileceği raflarda. Ancak kitaplar çok karışık.
Okul öncesi için bir oyun odası var. Zemin halı kaplı. Oturmak için minderler var. İçeri girerken ayakkabılarınızı çıkartıyorsunuz. İçerisi pis. Oyuncaklar, dergiler, oyun hamurları bir kez konmuş ve tekrar hiçbir görevli o odaya girmemiş sanki. Havalandırma, ısıtma, hijyen yetersiz.
Tuvalet ve lavabo var. Tuvaletin içinde ayrı bir lavabo yok. Tuvalet ve lavabo aynı zeminde değil. Tuvaletin olduğu kısım yerden nedense çok yüksekte. Kapı içeri doğru açılıyor. İçeriye 2,5 yaşında bir çocukla birlikte kapıya, duvara sürünmeden girmek imkansız. Tuvalet alaturka.
Çocukların aileleri ile birlikte oturabilmesi için çok sayıda koltuk var.
Satranç köşesi var. Sadece bir takım kalmış.
İnternet bağlantılı bilgisayarlar var.
Yeterince masa sandalye var.
Her seferinde en fazla üç kitap alabileceğiniz ücretsiz üyelik sistemi var. Ben Halk Kütüphanesine üye olduğum için Çocuk Kütüphanesinden de kitap ödünç alabiliyoruz. Üye olabilmek için çocukların okula başlamaları gerekiyormuş. Oysa çocuk ve kitap ilişkisi çok daha erken dönemde başlıyor. Deniz'in kendi adına bir üye kartı olsa onunla istediği kitapları ödünç alsak geri götürse, kütüphaneye aidiyet duygusu daha fazla olmaz mı?
Daha temiz, içinde bebek bakım odalarının olduğu, okul öncesi çocukların kendi adına üye kartlarının olduğu, gönüllü velilerin okuma saatleri düzenlediği park gibi sosyal hayatımızın bir parçası olacağı mekanlara dönemez mi kütüphaneler?
İyi şeyler de var.
Nilüfer Belediyesi Çocuk Kütüphanesi: Boyun Kadar Kitap Oku, Bu Yaz Biz Annemle Kütüphanedeyiz, Gezici Kütüphane gibi projeleri takdire değer.
Marmaris Orhaniye Köyü İnci Narin Yerlici Ortaokulu Kütüphanesi :
Aşağıdaki fotoğraf İngiltere'den. Norfolk Norwich Çocuk Kütüphanesi. Siz de çocuğunuzla böyle bir kütüphanede baş başa zaman geçirmek istemez misiniz? Öyleyse bir imza da siz atın.