Bu Blogda Ara

13 Ocak 2014 Pazartesi

PAPATYA VE KOYUNLAR



Papatya anne ve babasıyla yaz tatili için otele gider. Otelde çocuklar için yüzme havuzu ya da kum havuzu yoktur. Yüzmeyi sevmeyen Papatya'nın canı çok sıkılmaktadır. Havuza atlayan bir adam yüzünden mayosu ıslanır. Annesi ve babası onun şezlonga bıraktığı ıslak mayoyu görünce Papatya'nın havuza girdiğini düşünüp sevinir. Papatya dolaşmaya çıkar ve kumsala gelir. Bulduğu beş koyunun ona ihtiyacı vardır.
Bu haftanın favori kitabı "Papatya ve Koyunlar".
Her gece bir ya da iki kez okuduk. Deniz, kumun içinde Papatya'dan saklanan koyunları bulup saymayı çok sevdi. Koyunların çıkardığı garip seslere  onların yüzme öğrenmesine çok güldü.
Sorduğu soruların cevabını bulmadım.
"Bacağı nerede yaralanmış anne? Düşmüş mü? Neden düşmüş? Nerede düşmüş?"
"...."
"Papatya'nın kafası neden yok anne?"
"Iı, kem küm, bu sayfada çizmemişler."
"Plasteri bacağına ne zaman yapıştırmış anne?"
"..."
Kitabın ön ve arka kapağının içindeki onlarca plasteri göstererek "Bu ne?"
"Plaster."
"Neden plaster koymuşlar?"
"..."
Papatya, koyunlara neden bir kutu plaster bırakıyor? Koyunlar neden sadece kullanılmış plasterleri seviyor?  Cevabını bulamadım doğrusu. Benim yetişkin zihnim Deniz'in bu garip hikâyeyi neden sevdiğini hiç ama hiç anlamadı. Kitap hakkında internetten araştırma yaptım. Bakın ne buldum! Çocuk kitapları yazarı Tülin Kozikoğlu,  www.birdolapkitap.com  internet sitesinde 5/Haziran/2010 tarihinde Papatya ve Koyunlar kitabı için aşağıdaki yorumu yazmış.
"Papatya ve Koyunlar’ı ilk okuduğumda (bir kaç yıl önce) plasterleri o kadar anlamamıştım ki kitabın Türkçe yayımlanması sırasında, şu veya bu aşamada, yanlışlıkla bir veya bir kaç sayfayı atladıklarını düşünmüştüm!! Amma ve lakin şimdi sizin yazınızı okuduktan sonra, tekrar aldım kitabı elime. Hikâyede Papatya’nın anneliğe soyunduğuna dair ipuçları var…  Koyunlar da çocukları sembolize ediyor. Bence kitabın en orta yerinde çocuğunu tanımayan, anlamayan, ona kendi doğrularını, zevklerini, endişelerini dayatan anne-babalar yerleştirilmiş. Çocuk salıncağa binmek istemez, anne “ama bak çok eğlenceli” diye ısrar eder. Çocuk yemek istemez, “aç değilim” der, anne “ama büyümek için yemelisin” der. Bu kitapta da Papatya’nın anne-babasıyla derdi var. Onun endişelerinden, zevklerinden bihaber olan anne babaya karşılık Papatya koyunlara anlayışla yaklaşıyor, sıkıntılarını anlamaya ve dertlerine derman olmaya çabalıyor. Fakat bunca çabaya katlanmalarının sebebi neydi? Karşı kıyıya yiyecek bulmaya gitmemişler miydi? Peki hedefe ulaşınca bu sorun niye unutuldu? “Çünkü anne-babalar böyledir” mi demek istiyor Papatya? Koyunların sorunu açlık, Papatya’nın aklı fikri onların sıcaktan bunalmasında veya soğuktan üşümesinde. Bu açıdan bakınca da Papatya’nın getirdiği plasterler bana anne-babaların çocuklara kendi endişelerini dayatmalarını hatırlattı. Ortada fol yok yumurta yok, ama Papatya “ne olur ne olmaz, belki lazım olur” diyerek onlara plasterleri dayatmaya çalışıyor. Ya düşerlerse, ya bir yerleri zedelenirse? Ellerinin altında bir paket plaster bulunsun. Fakat koyunların büyüdüğüne kanaat getirince (ki bu gerçek hayatta asla böyle kolay ve çabuk gerçekleşmiyor… anne-babaların çocuklarının kendi başlarına yapabileceklerini kabullenmesi belki de en zoru), onların zevklerine saygı duyuyor ve ayrılmadan önce onlar için bir adet kullanılmış plaster bırakıyor. Çocukları birer yetişkin olup ondan ayrılınca, Papatya da kendi dünyasına dönüyor… Toprak’la kum havuzunda kazı yapmaya.
Bence kitaptaki bir başka muamma ise süt ki ona da şöyle bir açıklama kurguladım (kurguladım diyorum, çünkü hayal gücümü çalıştırmadan bu kitabı anlamlandırmak mümkün değil): süt duyguları temsil ediyor. Çocukların yüklendikleri duygular dolayısıyla rahat nefes alamamaları da koyunların rahat yürüyememeleriyle sembolize edilmiş. Papatya, sütü sağarak (her anne gibi) çocuklarını yüklendikleri duygulardan arındırmaya çabalıyor ve rahatlatıyor. Çocuklarının büyümeleriyle birlikte de bu işi hayatlarına girecek başka yetişkinlere (belki eşlere) devrediyor; demek o zaman sütünüzü başka çocuklar sağacak?
Biliyorum tüm bunlar bir çocuk kitabı için çok zorlama. Fakat öte yandan şunu da biliyorum ki çocuklar bir kitabı okurken biz yetişkinler gibi her bir cümleyi anlamlandırmaya çalışmıyorlar. İlla bir anlamı olması veya işe yarar olması gerekmiyor her şeyin…  Hem kitaplarda hem de hayatta. Tıpkı kullanılmış plaster gibi, yetişkin beyninin “ne işe yarar ki?” diyeceği bir nesne, bir cümle, bir resim, bir ses, bir mimik onları mutlu edebiliyor. Veee papatya gibi bir kitabı da çok sevebiliyorlar:)
Sevgilerimle,
Tülin Kozikoğlu


Papatya ve Koyunlar
Yazan ve resimleyen Pija Lindenbaum
Çeviren Ali Arda
İş Bankası Kültür Yayınları
Okul öncesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder