Deniz'e onunla okuduğumuz kitapları yazdığım bir blog olduğunu söylemiştim. Dün gece aklına geldi.
"Anne, sen okuduğumuz kipakları bilgisaarda nereye koyuyorsun? Göstersene."
Gece saat 10'u geçiyordu. Babasıyla bizim yatakta bence sıkıcı bir kitap okuyorlardı, Yeraltı. Deniz'in teklifi üzerine laptopu ve modemi açtım. Deniz'e tek tek yazdığım yazıları ve kitapların resimlerini gösterdim.
"Bu kitabı biliyor musun?"
"Evet, Annemin Çantası, Pırtık Tekir, Papatya ve Koyunlar..." ve diğerlerini de tek tek saydı. Yüzündeki mutlu ve coşkulu ifade görmeye değerdi. Ne de olsa bu ikimizin bloguydu.
"Bu hafta ne yazayım Deniz?"
"Bence bu olabilir anne."
Gösterdiği kitap Kasabanın En Şık Devi idi. Babasının bilmediği kipak...
George bildiğiniz devdir işte, kasabanın en hırpani devi. Kıyafetleri rahattır ancak hiç şık değildir. Sürekli bir yamalı gecelik ve sandaletlerle dolaşır. Günün birinde XXXX.....XXL (bildiğiniz dev ölçüsü) kıyafetler satan bir dükkân görünce kendisine yeni kıyafetler almaya karar verir. Kafasını küçük dükkânın kapısına dayar ve kendisine şık bir gömlek, şık bir pantolon, şık bir kemer, şık bir çizgili kravat, yanlarında baklava desenleri olan şık çoraplar bir de pırıl pırıl şık bir çift ayakkabı satın alır. Eski kıyafetlerini dükkânda bırakır. Hevesle yenilerini giyer. Artık kasabanın en şık devidir. Yeni görünümüyle gurur duyar.
George devdir, bildiğiniz dev, kocaman elleri, kocaman kolları ve kocaman kalbi olan. Kaldırımda içli içli burnunu çeken zürafanın yanından geçip gidemez. "Derdin ne?" diye sorar. "Ne olacak, boynum," der zürafa "çok uzun ya, çok üşüyor. Keşke uzun, sıcacık bir atkım olsaydı."
"Üzüldüğün şeye bak." der George. Çoraplarına hiç uymayan çizgili kravatını çıkarıverir boynundan, zürafanın boynuna dolayıverir. Yine de mutludur. Bir ıslık tutturur. Hâlâ kasabanın en şık devidir. Yol boyunca yardımına ihtiyaç duyan pek çok hayvan görür, teknesinin yelkeni yırtılan keçi, evi yanan beyaz fare ailesi, uyku tulumu su birikintisine düşen tilki, bataklığı geçemeyen köpek...
Her birine üzerinden çıkardığı yeni kıyafetlerinden birini vererek yardım elini uzatır. Her defasında bir de bahanesi vardır: "Zaten pantolonumdan çıkıp duruyordu.", "Zaten ayağıma vuruyordu.", "Zaten parmaklarım kaşınıyordu." Islık çalıp şarkı söylemeye devam eder. Hâlâ kasabanın en şık devi olduğunu düşünmektedir.
Bataklığı geçmeye çalışan köpeğe göbeğini sıkan kemerini verince işler değişir. Pantolonu düşer, kırmızı külotu gözükür ve çok üşür. Tam burası evdeki minik "okutmadanyatmaz"ın daha ben sayfayı çevirirken kıkır kıkır güldüğü yer.
George dükkâna gidip yeni kıyafetler almaya karar verir. O da ne? Dükkân kapalıdır! Kendisini yol boyunca karşılaştığı hayvanlar kadar üzgün ve mutsuz hisseder. Gözlerinden bir damla yaş süzülür. Birden eski kıyafetlerinin olduğu çantayı görür. Onları giyer. Artık şık değildir. Ancak eski kıyafetlerinin içinde çok rahattır. Evine doğru yola çıkar. Evinin önünde yardım ettiği hayvanlar onu beklemektedir. George'un yaptığı iyilikler karşılıksız kalmaz. Küçük dostlarının onun için bir sürprizi vardır.
Paylaşmak şık görünmekten daha önemlidir.
Paylaşmak şık görünmekten daha önemlidir.
Kasabanın En Şık Devi
Yazan: Julia Donaldson
Çizen: Axel Scheffler
Türkçeleştiren: Yıldırım Türker
Popcore Çocuk Kitapları +3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder