Bu Blogda Ara

17 Temmuz 2014 Perşembe

BULUT KUŞ


Geçen cumartesi Deniz benimle işe gelmek istedi. İş yerinde birlikte kahvaltı yaptık. O resim yapıp çizgi film izlerken çalıştım. Birlikte öğle yemeği yedik ve çıktık. İlk istikametimiz kargo şirketi oldu. Bir önceki gün evde olmadığımız için teslim edilemeyen idefix paketimizi aldık. Beans'e gidip tatlı, köpüklü süt ve frappe siparişi verdik. Heyecanla paketi açıp yeni kitaplarımızı inceledik. Bu sefer Deniz için sadece bir kitap vardı. Bulut Kuş. Deniz her yeni kitapta yaptığı gibi biraz ön yargılı yaklaştı. “Bu kipak çok sıkıcı anne!” dedi ve benim kitaplarıma bakmaya koyuldu. Michel Kichka'nın çizgi romanı İkinci Kuşak Babama Söylemediklerim, daha çok ilgisini çekti. Birlikte resimlere baktık, konuştuk. Sonra sıra geldi Bulut Kuş'a.
 

 
Bai Bing'in yazıp Yu Rong'un resimlediği kitap haziran ayında Günışığı Kitaplığı'ndan yayımlanmış. Çiçeği henüz burnunda bir kitap. Atasözünü bilirsiniz, “Bülbülü altın kafese koymuşlar, 'ah vatanım' demiş.” Hikâye, bu atasözünü takip ediyor. Aslına bakarsanız hikâyenin tek başına çok etkileyici bir yanı yok. Ancak iş kitabın resimlenmesine gelince akan sular duruyor. İngiltere'de yaşayan Çinli sanatçı Yu Rong, kitabın görsellerini geleneksel Çin kâğıt kesme sanatıyla gerçekleştirmiş. Kâğıt kesme sanatı, Çin'in en yaygın geleneksel sanatlarından biri. Bu teknikte, hazır bir desen, lamba tütsüsü kullanılarak renkli kâğıtlara aktarılır. Sonra makas ve küçük bıçaklar yardımıyla kesilip çıkartılır. İlkokulda kâğıdı üst üste katlayıp keserek yarattığınız birbirine bağlı desen dizilerini hatırlayın. Sanırım neden bahsettiğimi herkes anlamıştır. Youtube'ta Yu Rong'un kitabın görselini hazırlamasıyla ilgili bir video var. Video Çince ancak kitabı nasıl hazırladığı anlaşılıyor. Bu emek ve çıkan iş karşısında şapka çıkarmamak mümkün değil. İzlemek için linki tıklayın.
https://www.youtube.com/watch?v=xQvuUihUvEw
 
Videoyu izlediyseniz kitabın konusunu öğrenmek için okumaya devam edebilirsiniz.
 
Her kuşun kendi şarkısı ve düşü vardır.
Şarkılar, kuşların düşü ve neşesidir.
 
Kitap bu sözlerle açılıyor. Kahramanımız ve anlatıcımız ormanda mutlulukla, özgürce uçan, neşeli şarkılar söyleyen bir papağan.
Papağan bir gün iki küçük çocuğa rastlar. Çocuklar ona öyle iyi davranır ki onlarla yola koyulur, ormanından uzağa. Onu gezmeye götürürler, ormanda bulamayacağı çeşit çeşit meyvelerle beslerler ancak papağanın hayatında bir şey eksiktir! Yitirdiğinin ne olduğunu henüz bulamamıştır. Ancak giderek kendisini daha mutsuz hisseder. Çocuklar öyle iyi öyle naziktir ki, papağanın mutsuz olduğu gözlerinden kaçmaz.
Neyin var canım? Rahat değil misin? Daha güzel bir yuva ister misin?
Papağana daha güzel, geniş, büyük bir kafes alırlar. En lezzetli yemeklerle beslemeye devam ederler. Ama yok, papağan artık şarkısını gönülden söyleyememektedir. Onun için evcil hayvanlar partisi bile düzenlerler. Bir sürü hayvan gelir. Papağan hâlâ sessizliğini korumaktadır. Hikâye papağanın ağzından anlatıldığı için mutsuzluğu, ormanına duyduğu özlem, suskunluğu daha bir dokunuyor. Ve gitsin, sesine, şarkılarına, arkadaşlarına, bulutlarına, ağaçlarına kavuşsun istiyorsunuz. Dedim ya, nazik çocuklar bunlar, papağanı da okurları da üzmüyorlar.
Gelelim Deniz'in yorumlarına. Kitabın görsellerini karanlık buldu. “Anne bunlar çok kara” diyerek eleştirdi. Ona resimlerin nasıl yapıldığını anlattım. Belki evde kendimiz kâğıt kesme sanatıyla küçük bir kitapçık hazırlarsak daha çok etkilenir ve sever. Papağanın neden üzgün olduğunu sorduğumda “Ben bilmiyorum anne, ben çok küçüğüm, bak altımda bez var, du du, du du,” diyerek cevap vermekten kaçtı. Ben ona açıkladıktan sonra papağanın ormana geri dönebilmesine çok sevindi. “Yaşasın! Bu kipak çok güzelmiş anne. Yeniden okuyalım mı?"
 
Yazan Bai Bing
Resimleyen Yu Rong
Çince aslından Türkçeleştiren Yuan Zhang
Günışığı Kitaplık
Okul öncesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder