Geçen
cumartesi Deniz benimle işe gelmek istedi. İş yerinde birlikte
kahvaltı yaptık. O resim yapıp çizgi film izlerken çalıştım.
Birlikte öğle yemeği yedik ve çıktık. İlk istikametimiz kargo
şirketi oldu. Bir önceki gün evde olmadığımız için teslim
edilemeyen idefix paketimizi aldık. Beans'e gidip tatlı,
köpüklü süt ve frappe siparişi verdik. Heyecanla paketi açıp
yeni kitaplarımızı inceledik. Bu sefer Deniz için sadece bir kitap
vardı. Bulut Kuş. Deniz her yeni kitapta yaptığı gibi
biraz ön yargılı yaklaştı. “Bu kipak çok sıkıcı anne!” dedi ve benim kitaplarıma bakmaya koyuldu. Michel Kichka'nın çizgi romanı
İkinci Kuşak Babama Söylemediklerim, daha çok ilgisini
çekti. Birlikte resimlere baktık, konuştuk. Sonra sıra geldi
Bulut Kuş'a.
Bai Bing'in
yazıp Yu Rong'un resimlediği kitap haziran ayında Günışığı
Kitaplığı'ndan yayımlanmış. Çiçeği henüz burnunda bir
kitap. Atasözünü bilirsiniz, “Bülbülü altın kafese
koymuşlar, 'ah vatanım' demiş.” Hikâye, bu atasözünü takip ediyor. Aslına bakarsanız hikâyenin tek başına
çok etkileyici bir yanı yok. Ancak iş kitabın resimlenmesine
gelince akan sular duruyor. İngiltere'de yaşayan Çinli sanatçı
Yu Rong, kitabın görsellerini geleneksel Çin kâğıt kesme
sanatıyla gerçekleştirmiş. Kâğıt kesme sanatı, Çin'in en
yaygın geleneksel sanatlarından biri. Bu teknikte, hazır bir
desen, lamba tütsüsü kullanılarak renkli kâğıtlara aktarılır.
Sonra makas ve küçük bıçaklar yardımıyla kesilip çıkartılır.
İlkokulda kâğıdı üst üste katlayıp keserek yarattığınız birbirine bağlı desen dizilerini hatırlayın. Sanırım neden
bahsettiğimi herkes anlamıştır. Youtube'ta Yu Rong'un kitabın
görselini hazırlamasıyla ilgili bir video var. Video Çince ancak
kitabı nasıl hazırladığı anlaşılıyor. Bu emek ve çıkan iş
karşısında şapka çıkarmamak mümkün değil. İzlemek için
linki tıklayın.
https://www.youtube.com/watch?v=xQvuUihUvEw
https://www.youtube.com/watch?v=xQvuUihUvEw
Videoyu
izlediyseniz kitabın konusunu öğrenmek için okumaya devam
edebilirsiniz.
Her kuşun
kendi şarkısı ve düşü vardır.
Şarkılar,
kuşların düşü ve neşesidir.
Kitap bu
sözlerle açılıyor. Kahramanımız ve anlatıcımız ormanda
mutlulukla, özgürce uçan, neşeli şarkılar söyleyen bir
papağan.
Papağan bir
gün iki küçük çocuğa rastlar. Çocuklar ona öyle iyi davranır
ki onlarla yola koyulur, ormanından uzağa. Onu gezmeye götürürler,
ormanda bulamayacağı çeşit çeşit meyvelerle beslerler ancak
papağanın hayatında bir şey eksiktir! Yitirdiğinin ne olduğunu
henüz bulamamıştır. Ancak giderek kendisini daha mutsuz hisseder.
Çocuklar öyle iyi öyle naziktir ki, papağanın mutsuz olduğu
gözlerinden kaçmaz.
Neyin var
canım? Rahat değil misin? Daha güzel bir yuva ister misin?
Papağana
daha güzel, geniş, büyük bir kafes alırlar. En lezzetli
yemeklerle beslemeye devam ederler. Ama yok, papağan artık
şarkısını gönülden söyleyememektedir. Onun için evcil
hayvanlar partisi bile düzenlerler. Bir sürü hayvan gelir. Papağan
hâlâ sessizliğini korumaktadır. Hikâye papağanın ağzından
anlatıldığı için mutsuzluğu, ormanına duyduğu özlem,
suskunluğu daha bir dokunuyor. Ve gitsin, sesine,
şarkılarına, arkadaşlarına, bulutlarına, ağaçlarına kavuşsun
istiyorsunuz. Dedim ya, nazik çocuklar bunlar, papağanı da
okurları da üzmüyorlar.
Gelelim
Deniz'in yorumlarına. Kitabın görsellerini karanlık buldu. “Anne
bunlar çok kara” diyerek eleştirdi. Ona resimlerin nasıl
yapıldığını anlattım. Belki evde kendimiz kâğıt kesme
sanatıyla küçük bir kitapçık hazırlarsak daha çok etkilenir
ve sever. Papağanın neden üzgün olduğunu sorduğumda “Ben
bilmiyorum anne, ben çok küçüğüm, bak altımda bez var, du du,
du du,” diyerek cevap vermekten kaçtı. Ben ona açıkladıktan
sonra papağanın ormana geri dönebilmesine çok sevindi. “Yaşasın!
Bu kipak çok güzelmiş anne. Yeniden okuyalım mı?"
Yazan Bai Bing
Resimleyen Yu Rong
Çince aslından Türkçeleştiren Yuan Zhang
Günışığı Kitaplık
Okul öncesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder