Bu Blogda Ara

20 Mart 2016 Pazar

NEHRİN ORTASINDAKİ AĞAÇ

Tudem Yayınları Çocuk Edebiyatı'na yeni yazarlar ve yapıtlar kazandırmak için her yıl bir yarışma düzenliyor. Belirlenen temaya uygun yazılan eserler arasından yayımlanmaya değer bulunanlar resimlendirme çalışmasının ardından kitaplaşıyor. İlk kitapların işini kolaylaştırabilecek bir yol. Darısı başıma.
Nehrin Ortasındaki Ağaç bu yarışma neticesinde kitaplaşmış bir metin. Çiğdem Güneş'in Yağmur Saçlı Kız ismini verdiği masal dosyası 2003 yılında Tudem Edebiyat Ödülleri Masal Yarışması'nda ikincilik ödülü elde edince, içindeki masallar beş ayrı kitap olarak yayımlanmış.
Masal, bir nehrin ayırdığı iki krallığı anlatıyor. Nehrin bir yanında Altın Saray'ın hükümdarı yaşıyor, diğer yanında Gümüş Saray'ın hükümdarı. İkisi de çiçekleri, ağaçları çok seviyor ve bahçeleriyle övünüyorlar. Bu böbürlenme giderek hasede dönüyor, ardından bir savaşa ve doğa talanına. Gümüş Saray'ın Gümüş Prensesi ve Altın Saray'ın Altın Prensesi bu savaş ve düşmanlık ortamında yalnız büyüyor, erginlenme dönemine kadar hiç karşılaşmıyorlar. İki krallığı ayıran nehrin yanındaki ilk karşılaşma gerilimle başlıyor ancak gençler babalarının ihtirasının bu verimli toprakları nasıl mahvettiğini ve çoraklaştırdığını hatırlıyorlar ve böylesi bir didişmeden kaçınmaları gerektiğinde uzlaşıyorlar. Birbirlerine kanları da kaynayınca, gözlerden ırak bu köşede her gün buluşmaya başlıyorlar. Bir gün, nehrin tam ortasındaki minik bir  toprak parçasında genç, cılız bir fidan buluyorlar. Heyecan içinde babalarının yanına koşuyorlar. Fidanın başında karşılaşan iki kral aynı anda kükrüyor. "Benim fidanım"
Cılız fidan, bu öfke karşısında titreyince, ince dalları her iki yanına düşünce, iki kral susuyor ve utanıyor. Bir de bakıyorlar, fidan ne birinin toprağında, ne diğerinin, nehrin ortasında, Gümüş Prenses ve Altın Prens'in ayaklarının dibinde.
İki genç, babalarının aksine, fidanı sevgiyle, birlikte büyütmeye söz veriyorlar. Yıllar geçiyor, fidan büyüyor, ağaç oluyor. Rengârenk çiçekleri bülbülleri âdeta davet ediyor. Ne derler bilirsiniz, "Arı olmadan tarım olmazmış." Bülbüllerin sesini duyan arılar da gelince toprak yeşeriyor, orman eskisinden de güzel oluyor. Ve an geliyor, iki kral bu ağacın altında geçmişte yaşananları torunlarına anlatıyor.
Masal doğası gereği iyilik propagandası, kabul ediyorum. Bir kötü/lük olmazsa, kahraman yola çıkmaz, bu gerilim, çatışma iyiliğin, iyilerin lehine bitmezse, bu metin masal olmaz ancak buradaki çatışma, düğüm, çözüm ve geleneksel masalın aksine tek katmanlı metin bana biraz yavan geldi. Resimlendirmeyi de pek beğenmedim. İade vakti de geldiğine göre Nehrin Ortasındaki Ağaç, yarın sabah ait olduğu yere, Çocuk Kütüphanesi'nin raflarına yeniden ödünç alınmamak üzere geri dönüyor.
 
 
 
Yazan Çiğdem Gündeş
Resimleyen Özgür Gücüyener
Tudem Yayınları
Okul öncesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder